Partizan’a dönük son süreçte artan polis saldırıları ve Partizan flamalarındaki Kaypakkaya silüetine dair yasaklamalar İHD İstanbul Şubesi’nde yapılan açıklamayla teşhir edildi.
Partizan adına yapılan basın açıklamasında “Son dönemde hak gaspları, baskı, gözaltı, işkence ve bir bütün yaşanan saldırılar tırmanmıştır. En demokratik taleplerin dile getirilmesi dahi yasaklanmıştır. Öyle ki devrimcilerin, demokratların, halkın hak arama mücadelesini engellemek için türlü baskı ve yasaklar icat edilmektedir. Tüm bu keyfi saldırılar nedensiz değildir.” denildi.
Ekonomik ve siyasi krizin derinleşmesiyle emekçi kitlelere yönelik saldırıların arttığı ifade edilirken bu saldırılara karşı göğüs geren devrimcilerin, halkın örgütlü güçlerinin de bu baskılara maruz kaldığı belirtildi.
“SİZİ ZIRHLI ARACIN ARKASINA ASAR MAHALLEDE GEZDİRİRİZ”
Partizan açıklamasında, son süreçteki işkence ve baskılar, flamalara dönük yasaklamalar şu ifadelerle dile getirildi:
“Geçtiğimiz haftalarda Kadıköy’de Alevi mitinginde Gazi ve 1 Mayıs katliamı anmalarında, Yenikapı Newroz alanında, İbrahim Kaypakkaya’nın siluetinin bulunduğu Partizan flamaları hiçbir karar olmamasına rağmen yasaklı ilan edilmiş, indirilmesi şartıyla ancak yürüyüşlere müsaade edileceği söylenmiştir. Benzer saldırı HDP Kartal ilçe binasına yapılan polis baskını sonrası yapılan basın açıklamasında da yaşanmıştır. Burada da Partizan flaması yasaklanmış, indirilmez ise saldırmakla tehdit edilmiştir. Bir kez daha söyleyelim ki bu türden baskı ve saldırılarına karşı flamalarımız, Kaypakkaya’yı bayraklaştırmaya devam edeceğiz. 21 Mart Newroz günü Gülsuyu Mahallesinde kahvehanede oturan Partizan okurlarına yönelik polis saldırısı olmuş ve 3 Partizan okuru ters kelepçelenerek zırhlı araçlarla kaçırılmıştır. Okurlarımız yere yatırılmış, kahvehane içinde işkence, küfür ve hakaretlere maruz kalmıştır. Mahalle halkı polisin saldırısına tepki göstererek kahvehanenin önünde Partizan okurlarını sahiplenmiştir. Mahalle halkı yaşanan saldırı ve işkencenin tanığıdır. Yaşanan bu saldırı anında görüntü alan Yeni Demokrasi gazetesi muhabiri Tuba Apaydın da polis tarafından saldırıya uğramış telefonu zorla alınmıştır. Kaçırılan okurlarımız hakkında hiçbir gözaltı işlem yapılmamıştır. Kaçırmanın ve hiçbir gözaltı işlemi yapmadan bırakmanın amacı yalnızca polis tarafından gözden uzak işkenceye devam etmek ve bu işkenceyi, işkencenin izlerini gizlemek içindir. Arkadaşlarımız 4 saat hiçbir gerekçe olmadan Esenkent karakolunda tutulmuş, hastaneye dahi götürülmemişlerdir. Karakolda arkadaşlarımızı tehdit eden polis ‘bu mahalleden gidin’, ‘sizi zırhlı aracın arkasına asar mahallede gezdiririz’ gibi tehditler savurmuş, küfürler etmişlerdir.”
“KAYPAKKAYA VE 50 YIL ÖNCE İLAN ETTİĞİ MÜCADELE HATTI GÜNCELDİR”
Partizan açıklaması şu cümlelerle sona erdi: “Gülsuyu mahallesinde yıllardır süregelen çete-polis işbirliği ortadayken polisin Partizan okurlarına yönelik saldırısı tesadüfi değildir. Bu saldırılar özellikle emekçilerin yaşadığı mahallelerde yaşayan halkın devrimci güçlerle birleşerek gelişen mücadelesini engellemeye yöneliktir. Halkla bağ kuran devrimcileri sindirmeyi, korkutmayı amaçlamaktadır. Halkımız üzerinde korku iklimi yaratarak, besledikleri çeteleri emekçilerin yaşadığı mahallelere salarak mücadele engellenmeye çalışılmaktadır.
Buradan bir kez daha söyleyelim ki yoksul mahallelerden yayılan düzen karşıtı öfkenin önüne hiçbir güç geçemeyecektir. İbrahim Kaypakkaya ve 50 yıl önce ilan ettiği mücadele hattı tüm yönleriyle günceldir. Bu güncellik baskı ve boyutlu saldırılar karşısında yenilmediğimizin, yenilmeyeceğimizin en somut göstergesidir. İbrahim Kaypakkaya’nın kitleler tarafından bilinmesini istemeyenler onun fotoğrafından dahi korkanlar iyi bilsinler ki o ‘Saklanmaya çalışılan bir meşaledir’ ve yanmaya devam edecektir.”
YENİ DEMOKRASİ GAZETESİ MUHABİRİNİN TELEFONUNA EL KONULDU
21 Mart günü Gülsuyu’ndaki polis saldırısını görüntülerken telefonuna el konulan Yeni Demokrasi Gazetesi muhabiri de son olarak şunları ifade etti: “21 Mart günü Newroz etkinlikleri kapsamında Gülsuyu’nda haber takibinde iken polis saldırısına maruz kaldım. Partizanlara yönelik kahvehanedeki polis işkencesini görüntülerken polisler tarafından alıkonuldum. İşkenceyi görüntülerken polisler üzerime çullandı ve telefonuma el koydu. Polisler ‘zırhlı araca binersen telefonunu veririz’ dediler. Halkın tepkisi sonucu telefonumu ‘yere düşürmüşsün’ diyerek bir köşeye koydular.”