Partizan olarak İstanbul’daki kutlamalarda 1 Mayıs Meydanı Taksim’deyiz.
Bir süredir devam eden tartışmalarda kitlesel, coşkulu ve güçlü bir kutlamanın olanaklarını açığa çıkarma çabasındayız. Böylesi bir kutlama için hiç şüphesiz Taksim her zaman hedeftir. Ne var ki Taksim’in kitleler tarafından da hedeflenmesi, onların gündemine sokulması gerekir. Bu olmadan, kitlelere rağmen 1 Mayıs’ı kutlama çabasında olmak bizim için başarısızlığa rıza göstermektir. Devrimci-demokratik hareketler olarak kendi başımıza kitlesel bir kutlama için yeterince güçlü ve başarılı olmadığımıza dikkat çekerek bunu tersine çevirmenin yolunu bulmak gerektiğini savunduk. Böyle düşünmeye ve bu yönde davranmaya devam ediyoruz. Belirsizlikler içinde ve kitlesel olmayacağı öngörülebilir bir kutlama için Taksim çağrısı yapmayı uygun görmedik. Taksim için belirsizliklerin kalkması, özellikle kitlesel bakımdan yapılabileceklerin netleşmesi gerekirdi. Nihayet genel durum önemli oranda netleşmiş, İstanbul’da olası kitlesel bir kutlama için tek seçenek Taksim olarak belirmiştir. Konfederasyonların ve kimi kitle örgütlerinin devrimci-demokratik hareketi dışlayan ve yasak savan yaklaşımlarıyla oluşan bu netleşme elbette amacımıza ulaştığımız anlamına gelmiyor. Kitleye rağmen ve kitlesel olmaya yönelmeyen; ama buna rağmen devrimci söylemin öne çıktığı eğilim bakımından da 1 Mayıs hazırlıkları yeterince güçlü değildir. Buna rağmen Taksim’deyiz, çünkü 1 Mayıs her şeye rağmen ve ısrarla kutlanmalıdır. 1 Mayıs kutlamalarının görkemli tarihi bize bunu emrediyor. 1 Mayıs’ı Taksim’de olabildiğince kitlesel ve coşkulu bir niteliğe kavuşturmak için çalışmalıyız.
Nerede ve hangi içerikte kutlanacağı konusunda bir karmaşa yaratıldığı için kitlelerin bu yılki eğilimi de henüz belirsizdir. Taksim’in yasaklı ilan edilmiş olması, buna karşın belli başlı kitle örgütlerinin kitlesel ve coşkulu bir kutlamayı örgütlemeden Taksim’i hedef göstermesi bu yılki kutlamanın önemli bir özelliğidir. Bu durumda geniş işçi ve emekçi kesimlerin Taksim’deki bir kutlamaya katılmakta tereddüt göstereceklerini bilmek gerekir. Buna rağmen Taksim’in 1 Mayıs kutlamaları için öne çıkan alan olması tarihsel birikimin taşındığına işaret etmektedir ve bu bakımdan iyidir. Bu, kitlelerdeki bir yönelimin sonucundan çok egemenler arasındaki çatışmadan beslenen ve esas olarak daha yukarıdaki egemen iradelerce belirlenen sendikacılığın açmazlarının bir sonucu olarak gerçekleşmiştir. Buna karşın Taksim’in 1 Mayıs kutlamaları için öne çıkması devrimci-demokrat hareket için olumlu bir gelişmedir. Kitleleri Taksim’e yönlendirmek için daha güçlü bir sebep ya da olanak oluşmuştur. Bu olanağı tam olarak kullanmak ve en geniş kitleyi Taksim Meydanı’na yönlendirmek için var gücümüzle çalışmalıyız.
1 Mayıs kutlamalarında bizim için belirleyici olanın işçi kitlelerinin eğilimi ya da yönelimi olduğunu ifade etmiştik. Kutlamalar yasaklandığında ya da ciddi derecede sınırlandırıldığında, kitle katılımının söz konusu olmadığı şartlarda özel olarak 1 Mayıs Meydanı olarak kabul ettiğimiz Taksim’i hedeflemek eğiliminde olduk ve bu eğilim şüphesiz doğrudur. Bununla birlikte kitlelerin yönelim göstermediği, katılımın zayıfladığı bunun yerine kitlesel katılımın başka alanlarda gerçekleştiği durumlarda özel olarak Taksim’in hedeflenmesine, kutlamaları ısrarla bu alanda gerçekleştirme tutumuna eleştirel yaklaştık. Gücümüzü kitlelerin bulunduğu ve en çok kitleyi katabileceğimiz yerlerde konumlandırmak anlayışıyla hareket ettik. Bunu yaparken ne Taksim’in “1 Mayıs Meydanı” olma özelliğini ne de kitlelerin kendiliğinden hareketini göz ardı ettik. Bu noktada önemsediğimiz durum 1 Mayıs’ın işçi sınıfının meşru, kazanılmış hakkı olması ve kitlelerin katılımına gösterilen özensizliğin 1 Mayıs’ın bu özelliğine zarar vermesidir.
Taksim üzerinde uzun bir süredir devam eden 1 Mayıs yasağına karşı geniş bir kesimde güçlü bir tepkinin olduğu bilinmektedir. Buna karşın söz konusu tepkinin ciddi derecede örgütsüz olduğu da başka bir gerçektir. Bu kapsamlı örgütsüzlüğü ve konu ettiğimiz, bilindik sendikaların düzene bağlı politikalarını da göz önünde bulundurarak Taksim’de olabildiğince kitlesel ve güçlü bir kutlama için hazırlanmalıyız. Taksim yasağına karşı güçlü bir tepkinin var olduğunu öngörerek hareket etmeliyiz. Kitleleri harekete geçirme amacını ihmal etmeden çalışmalıyız. Sadece olabildiğince geniş bir kesimin katılımı değil, aynı zamanda etkin, coşkulu ve ısrarlı bir kutlama için de hazırlık içinde olmalıyız.
Bilmeliyiz ki özellikle İstanbul’da, devrimci ruhundan kopuk ve her seferinde daha da koparılmak üzere kutlanan 1 Mayıs gene iş birlikçi ya da bürokratik sendikaların inisiyatifinde belirsiz bir kutlamayla geçiştirilmek istenmektedir.
1 Mayıs’ı kutlamak üzere bu sendikaların inisiyatifi altında bir araya gelen işçi ve emekçiler gene olabildiği ölçüde güçlerini ortaya koymak ve taleplerini haykırmak çabasında olacaklar. Görünür olmak, iktidara kendini hatırlatmak isteyen kitleler, içine sokuldukları cendereye rağmen gelecekleri için mücadele etmeye hazırdırlar. Bunun için görünür bir yola, gerçekleşebilir eylemler, güvenilir önderlikler gerekiyor.
Amacımız bu cenderenin farkında olunmasını sağlamak ve bu cendereye mahkûm olmadıklarını kitlelere hatırlatmak olacaktır.
Halkımızı 1 Mayıs için Taksim’e, devrimci saflara çağırıyoruz…
1 Mayıs Coşkusunu Büyütmek İçin Harekete Geçelim!
Taksim Kitlelerle Kazanılabilir, Kitlelerle Taksim’e!
Partizan