Antalya/Finike: 10 Mayıs günü evinde katledilen Çevreci çift Ali Ulvi ve Aysin Büyüknohutçu için çevre ve ekoloji örgütleri bugün Antalya-Finike’de bu katliamın hesabını soracaklarını vurguladı.
Antalya’da taş ve maden ocaklarına karşı çevre mücadelesi veren çift 10 Mayıs günü, taş ve maden ocaklarının tuttukları kiralık katil tarafından evlerinde katledilmişti. Ülkenin dört bir yanından çiftin katledildiği Finike’nin Kızılcık yaylasına gitmek için dün akşam yola çıkan çevre ve doğa örgütleri bugün çiftin infaz edildiği eve yürüyerek basın açıklaması gerçekleştirdi. Antalya’da buluşan çevre ve ekoloji örgütleri ve Antalya halkı oradan Finike’ye geçti.
“Karıncaların kardeşi var”
HDK Ekolojik Meclisleri, Doğader, Yaşam ve Doğa Yolcuları, Munzur Çevre Derneği (MÇD), Mersin ÇOO ve Yeşil Direniş, Sinop Nükleer Karşıtı Platform gibi bir çok çevre ve doğa örgütlerinin de aralarında bulunduğu kitle, (Çift Antalya’da çevre mücadelesine çok emek harcadığı için en çalışkan karıncalara benzetiliyor) “Karıncaların kardeşi var” pankartı açarak çiftin katledildiği Kızılcık Yaylası’na yürüdü. Onlarca çevre ve doğa mücadelesinde verenlerin bir araya geldiği eylemde sık sık “Direne direne kazanacağız”, “Katillerden hesap soracağız”, “Bu daha başlangıç mücadeleye devam” ve “Yaşasın ekolojik mücadelemiz” sloganları atıldı. Yağan yağmura ve kötü hava koşullarına rağmen gerçekleştirilen yürüyüş boyunca yapılan bu katliamın hesabının er ya da geç sorulacağı vurgusu yapıldı.
“Aysin ve Ali yoldaşlarımız giderek büyüyen ve genişleyen mücadelemizde anacağız”
Çiftin katledildiği yayla evine yürüyen kitle oradan taş ve maden ocaklarının önüne geçerek bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklama da şunlara yer verildi:
Bugün ülkenin her yerinden gelen bizler, Aysin ve Ali Ulvi arkadaşlarımızı genişleyerek büyüyen mücadelemizde inadına ve ebediyen yaşatmak için bir araya geldik. İnadına, her seferinde doğa için verdiğimiz savaşı çoğalarak ve daha güçlü olarak sürdüreceğiz. Çünkü doğa savunucularını hedef alan kurşunların bizi, yani mücadeleyi bitirmeye azmettiğini biliyoruz. Biz, neye karşı savaştığımızı neden her gün daha fazla, daha fazla çoğalmak zorunda olduğumuzu da biliyoruz.
Çünkü:
Onlar, betondan kafesler üretmek için iş makinalarını doğanın kalbine saplayanlar!
Onlar, “kullanan öder” diyerek dağı, taşı, kurdu, kuşu, ağacı, gölü, nehri, insanı ve her şeyi ticari mal olarak görenler!
Onlar, iş cinayetlerine, doğa savunucularının katledilmesine, ekmeği için savaşanların cezalandırılmasına kör olan; ama sıra zenginliklerin paylaşılmasına geldiğinde keskin gözlü birer akbabaya dönüşenler!
Onlar, yağmuru, rüzgarı, güneşi, soluduğumuz nefesi bile satanlar!
Onlar, önce yer küreyi ısıtıp, iklimleri değiştirip sonra da kendi imalatları olan “küresel ısınma” ve “iklim değişikliği” pazarlarında satışa sunanlar!
Onlar, parklarımıza göz dikenler!
İşte bu yüzden ayrık durma, sadece kendi yerel mücadelemizi öne çıkarma gibi eski davranışlarımızı hızla iyileştirmek zorundayız.
Ayşin ve Ali Ulvi’yi ekoloji mücadelemizde ebediyen yaşatma hedefimizde başarıya ulaşmamızın bir diğer önemli şartı da, doğayı korumak için sergilediğimiz bu kararlı duruşa geniş halk kitlelerini de dahil etmektir. Ne zaman ki doğayı savunmanın aslında soframızdaki ekmeği, soluduğumuz nefesi, gelecek nesilleri savunmak olduğunu halka anlatabiliriz, ancak o zaman eko-sistemin asli ve nihai savunucularını harekete geçirebiliriz. Yaşam savunucularına çağrımızdır!”
MDÇ: “Munzur’un direngenliğiyle Karadeniz’in asiliğini birleştirerek mücadelemizi büyüteceğiz”
MÇD konuşmasına çevre ve yaşam alanları mücadelesinde ölümsüzleşenleri anarak başladı. Devamında ülkenin dört bir yanında yaşam alanı savunucularının buluşmasının yarınlar için umut verici olduğu vurgulanarak, Munzur’un direngenliğiyle Karadeniz’in asiliğini birleştirerek mücadele etmek gerektiğinin altı çizildi.
Yaşam alanlarına ve doğaya dönük saldırıların egemenlerin dizginsiz sömürüsünden kaynaklandığını belirten MÇD, mücadeleyi büyütme çağrısı yaptı.
Devamında yapılan konuşmalarda kurumlar, daha çok kapitalist sistemin doğaya ve yaşam alanlarına dönük saldırılarından bahsederek birleşik güçlü bir doğa ve yaşam alanları mücadelesi için mesaj verdiler.
Basın açıklamasının ardından çiftin katledildiği Kızılcık Yaylası’na çadırlar kuruldu. Yarın eylemler ve paneller devam edecek.