Çin Devriminin 70. yıldönümüne dair TKP/ML Enternasyonal Komite tarafından yapılan, http://ikk-online.net/ sitesinde yapılan açıklamayı güncelliğinden ötürü yayımlıyoruz.
ÇİN DEVRİMİ’NİN 70.YILINI SELAMLIYORUZ!
“İktidarın silahlı kuvvetlerle ele geçirilmesi, sonucun savaşla alınması, devrimin baş ödevi ve en yüksek biçimidir. Bu Marksist-Leninist ilke, Çin için ve bütün öbür ülkeler için evrensellikle geçerlidir.”(MAO)
Bundan tam 70 yıl önce sınıflar mücadelesi tarihinde işçi sınıfı ve ezilen emekçiler lehine çığır açan gelişmelerden bir tanesi de Çin’de yaşanmış, Başkan Mao’nun teorik ve pratik önderliğinde gerçekleşen devrimci savaş, Uzun Süreli Halk Savaşı zaferle sonuçlanmış ve Çin Halk Cumhuriyeti kurulmuştur. Başkan Mao’nun ideolojik-teorik ve politik-pratik önderliğinde kumanda edilen Çin Komünist Partisi, Marksizm-Leninizm’i Çin’in somut koşullarına uyarlayarak, Çin proletaryası ve ezilen emekçi kitlelerin elinde yenilmez bir silaha dönüştürmüş ve emperyalist kölelik düzenini Büyük Ekim Devrimi’nin ardından bu kez Çin’den parçalamıştır. Başta uluslararası proletaryanın ölümsüz önderi Mao Zedung yoldaş olmak üzere bu büyük zaferi yaratanları bir kez daha selamlıyoruz.
İşçi sınıfının kapitalizmin şafağında tarih sahnesine çıkmasıyla belirginleşen devrimci değiştirici ve dönüştürücü rolü, insanlık tarihinin daha önce hiç yaşamadığı bir dizi köklü değişikliklerin yaşanmasının da başlangıcı olmuştur. Burjuvazi kendi egemenlik sistemini ve kendi varlığının teminatı olan üretim ilişkilerini geliştirip güçlendirirken aynı zamanda kendi mezar kazıcısı olan proletaryanın da her geçen gün tarih sahnesinde daha belirgin bir biçimde pozisyon almasının koşullarını geliştirmiştir. Kapitalizmin bir ürünü olan proletarya, kapitalizmin gelişip yaygınlaşmasıyla birlikte gelişip güçlenmiş ve tarih sahnesine üretim araçlarını ellerinde bulunduran burjuvazinin ücretli köleleri olmasına rağmen, toplumsal yaşamın tanıdığı en devrimci sınıf olmuştur. ‘’ Burjuvazi yalnız kendisini yok edecek silahları üretmekle kalmamıştır, o aynı zamanda bu silahları kullanacak modern işçileri, proleterleri de yaratmıştır.’’
Metanın çözümlenmesinden yola çıkarak kapitalist sistemi tüm gözeneklerine kadar tahlil eden ve buradan sınıfsız ve sınırsız bir toplum yaratmanın maddi koşullarını ortaya koyan Marks ve Engels, bu sürecin esas gücü ve taşıyıcı kolonu olan proletaryanın tarihsel rolünü netleştirirken aynı zamanda Komünizm projesini de tanımlamıştır. ‘’Bu sosyalizmin, devrimin sürekliliğinin ve tüm sınıf farklılıklarının ortadan kaldırılması için gerekli bir geçiş noktası olarak proletarya diktatörlüğünün ve genel anlamda bu sınıf farklılıklarının içinde bulunduğu üretim ilişkilerinin ortadan kaldırılması ve bu toplumsal ilişkilere dair tüm fikirlerin devrimcileştirilmesinin ilanıdır.’’
Burjuvazinin mezar kazıcısı niteliğini kendisinde somutlayan proleteryanın iktidar mücadelesi ve burjuva sistemi yok etme süreci sınıf mücadelesinin çeşitli aşamaları ve biçimlerinden geçerken aynı zamanda kendiliğinden bilinçten kendisi için bilince sıçrama yaşamış ve bu sıçrayış 1848’de ilk net ifadesini Komünist Manifesto’nun eşsiz çözümlemelerinde somutlamıştır. İşçi sınıfı komünist toplumu yaratmaya ve burjuva egemen sistemi ve de bunun zemini olan kapitalist üretim ilişkilerini kökünden yıkıp yok etmeye muktedir tek sınıftır. Bu gerçeklik sınıf mücadelesinin temel düsturu haline gelmiştir. Böylece komünizm bir ütopya olmaktan çıkmış, maddi, elle tutulabilir ve gerçekleşebilir bir nitelik kazanmıştır.
Komünizm idealinin hayalden gerçeğe dönüşme sürecinin ilk embriyonik denemesi 1871 Paris Komünü ile gerçekleşmiştir. Kısa bir zaman dilimini kapsayan Paris Komünü nün zafer ve yenilgi süreci bu kısa zaman dilimine rağmen iki düşman sınıf açısından da büyük tecrübelerle dolu olmuştur. Bu tecrübeler eşliğinde gerçekleşen sınıf mücadeleleri Lenin’in önderliğinde Büyük Ekim Devrimi ile burjuvaziye karşı muazzam önemde bir zafer kazanmış, dünya işçi sınıfı ve ezilen emekçi halklar için ‘’buz kırılıp yol açılmış’’tır. Ekim Devrimi ile somutlanan sosyalist bir dünya yaratma gerçekliği Çin Devrimi ile bir kez daha ete-kemiğe bürünmüştür.
Çin devrimi, Marks ve Engels tarafından Komünist Manifesto ile teorik formülasyonu yapılan ve Paris Komünü ile ilk embriyonik pratik deneyimini yaşayan ve Ekim Devrimi ile maddi bir gerçeklik haline dönüşen komünist dünya yaratma mücadelesinin daha ileri bir mevziye taşınması olmuştur.
Çin Devrimi, ezilen ve sömürülen kitlelerin yüzlerce yıldır hayalini kurduğu ve zaman zaman bu yönlü büyük mücadeleler de verdiği sınıfsız ve sömürüsüz bir toplum yaratma istem ve arzularının gerçekleşebilir olduğunu somutlayan, hayalden gerçeğe taşıyan Büyük Ekim Devrimi’nin bir tesadüf bir istisna olmadığını göstermiş, emperyalist kölelik zincirini bir kez daha parçalamış, Asya’dan Afrika’ya, Amerika’dan Avrupa’ya kadar dünyanın bir çok yerinde yaşanan sınıf mücadelelerine güç vermiş , ilham kaynağı olmuştur.
Yarı-sömürge yarı- feodal ekonomik , sosyal ve siyasal gerçekliğe sahip, beş yüz milyonun üzerinde bir nüfusu barındıran ve bu nüfusun önemli bir bölümünü köylülüğün oluşturduğu, demokratik devrim aşamasından geçmemiş bir ülkede Başkan Mao’nun önderliği altında Marksizm Leninizm Çin topraklarında yaşam bulmuştur.
Çin de gerçekleşen Yeni Demokratik Devrim Marksizm-Leninizmin evrensel gerçekliğini Çinin koşullarına uyarlamanın ortaya çıkardığı sonuçtur. Bu durum Marksizm-Leninizmin somut şartların somut tahlili üzerinden hareket etme ilke ve kuralının verili gerçekliği tanımlama bilimsel yaklaşımının ifadesidir.
Emperyalizm ve proleter devrimler çağında demokratik devrimin görevlerinin de ancak proletarya önderliğindeki devrim mücadeleleriyle gerçekleşebileceği olgusu ve köylülüğün bu süreçteki önemli rolünün kavranması ve köylülüğün seferber edilmesi de benzer bir biçimde bu kavrayışın sonucu olarak devrimin teorisine bir katkı olmuştur.
Çin’in sosyo-ekonomik yapısı ve çözüm bekleyen çelişkilerinin özde kapitalizmin hakim olduğu ülkelerle aynı olmasına rağmen sömürücü egemen sınıfların sömürü ve egemenlik ilişkilerinde ve bunun sınıf ilişkilerine yansıyışında sayısız somut ve kendine özgü nitelikleri barındırıyor olması Marksizm-Leninizm’in temel ilkelerinin Çin gerçekliğinde alacağı biçimlerin belirlenmesini zorunlu kılmıştır. Yarı-sömürge yarı-feodal sosyo-ekonomik yapı gerçekliği, emperyalistlerle yerli egemen sınıfların kurdukları ilişki, feodalizmin alt yapıdan üst yapıya kadar toplumun iktisadi, sosyal, siyasal ve kültürel tüm alanlarında varolan tutucu, engelleyici etkisi ve toplamda bu egemenlik ilişkileri ve toplumsal düzen sayesinde varolabilen egemen yapı kapitalizmin gelişkin olduğu ülkelerdeki devrim süreçlerinin aksine daha başlangıcından itibaren devrimci şiddetin üzerinde kendisini örgütlemek zorunda olan bir devrim modeli gerçekliğini ortaya çıkarmıştır. Karşı-devrimin şiddeti ve zor aygıtına karşı, devrimin şiddeti Halk Savaşı olarak formüle edilen bir içerik ve biçimde somutlanmış ve uygulanmıştır.
Bu gerçeklik, komünist ideolojinin gerçekle kurulan ilişki ve gerçekliğe hakim olma ve verili gerçekliği doğru kavrayarak Marksizm’in yıkma ve inşa etme ilkesini rehber edinme zorunluluğunun üst düzeyde kavranış ve uygulanışı ile dogmatizm ve revizyonizmden kopuşlar gerçekleştirerek zafere ulaşmayı sağlamıştır. Gerçeklikle kurulan doğru ilişki nedeniyledir ki, daha devrim ve sosyalizm mücadelesi sürerken ve iktidar mücadelesi sonuçlanmamışken Çin’deki çelişkilerin doğru çözümlenmesi neticesinde Yeni Demokratik Devrim, Halk Savaşı, Komünist Parti önderliğinde Halkın Birleşik Cephesi gibi özgün stratejik ve teorik çözümlemeler ortaya konulmuş ve bu çözümlemelerle birleşen pratik süreç zaferle sonuçlanmıştır. Marksizmin kavranışındaki derinlik devrim mücadelesinin başarılı olmasını getirirken aynı zamanda Marksizm Leninizm’in bir üst noktaya doğru geliştirilmesini de beraberinde getirmiştir. Sosyalist toplumda yaşanan ve yaşanacak olan çelişki ve çatışmaların niteliğinin doğru kavranışı, özellikle sosyalizmin ilk kalesi Sovyetler Birliğinde Stalin sonrası ŞBKP yöneticilerinin yüzlerini kapitalist sistemle entegrasyona dönmeleri, sınıf işbirlikçi teorilerini bir virüs gibi uluslararası komünist ve devrimci hareketin bünyesine yayarak sosyalizmden geriye dönüşün teorik ve pratik sürecini hızla inşa etmelerinin ve devrim sonrası Çin’de başta ÇKP içinde olmak üzere toplumun bir çok alanında gözle görülür bir biçimde kendisini vareden kapitalist yolcuların sosyalizmi geriye döndürme çabaları Başkan Mao tarafından teorik bir çözümlemeye tabi tutulmuş ve BPKD ile de sorunun çözüm yolu gösterilmiştir.
Çin devrim sürecini ve Mao Zedung yoldasın Marksizm’le ilişkisini doğru kavramak, dersler çıkarmak gelecek toplum modelini, sosyalizm ve komünizme yürüyüş güzergahını daha sağlam zeminler üzerinden inşa etmenin anahtarlarına da sahip olmayı getirecektir.
1976 yılında Mao’nun ölümü ve Deng Xiaoping’in öncülüğünde kapitalizmin restorasyonunu takip eden süreçte, Çin’de sosyalizmin yenilgisinden bu yana dünyada hiçbir sosyalist ülke kalmamıştır. İnsanlığı kurtuluşa erdirmek amacındaki ilk proleter devrimlerin bu tarihsel deneyimi sonuçta alınan yenilgiye rağmen işçi sınıfı ve ezilen kitlelere, en başta da devrimi gerçekleştirme amacıyla kurulmuş komünist partilere muazzam deneyim, tecrübe ve dersler bırakmıştır. Emperyalist sistemin işçi ve emekçilere sunacağı bir gelecek yoktur. Var olan sömürü ve baskıyı derinleştirmek, savaş ve yıkımları sıradan hale getirmek, yoksulluğu artırmak, doğayı tahrip etmek bu sistemin kendisini var edebilmesinin nesnel zeminidir. Emperyalist sistem ve bu sistemin bir parçası olan gerici-faşist iktidarlar ve egemenlik biçimleri ve bunlara tekabül eden üretim ilişkileri yok edilmeden insanlığın içten içe çürümeye devam edeceği açıktır. Tek çözüm ve kurtuluş yolu; Marksizm Leninizm Maoizm’in rehberliğinde yıkma ve inşa etme sürecini omuzlamak, sistemi temellerinden sarsmak, yıkmak ve geçmiş sosyalizm deneyimlerinden çıkardığımız derslerle sınıf mücadelesine önderlik etmektir.
Sosyalist iktidar deneyimlerinin aldıkları yenilgiler emperyalistler ve gerici egemen sınıfları olduğu kadar MLM düşmanı her türden revizyonist , reformist, sınıf işbirlikçisi akım ve anlayışın daha da pervasızca hareket etmesini, ideolojik olarak doğru bir zeminde durmayan devrimci güçlerinde bu karşı-devrimci, Marksizm düşmanı teorilerden etkilenmesini hatta bu teorilerin bir parçası olmalarını getirmiştir. Emperyalist merkezlerce ideolojik olarak yemlenen sivil toplum örgütleri ve bu çevrelerin burjuva aydınları tarafından servis edilen ‘’demokrasi projeleri’’yle zihinleri iğdiş edilmiş sahte Marksistler, adeta ‘’biz daha demokratız’’, ‘’biz daha katılımcıyız’’, ‘’biz daha özgürlükçüyüz’’ çığlıkları eşliğinde kendilerini kabul ettirme uğraşının bir parçası olarak Komünist partisinin rolü ve niteliğini sulandırmakta, proletarya diktatörlüğü halkçılık bulamacıyla şekilsizleştirilip diğer sınıfların paylaşımına açılmakta, emperyalizm ve proleter devrimler yok sayılmakta, sistem içi çözümler, verili gerici sistemlerin içerisinde yer alma çabaları kutsanmakta ve nihayetinde de işçi sınıfı ve emekçi kitleler sistem içi çözüm biçimlerine hapsedilmektedir. Asıl tehlike budur. MLM’ler açısından emperyalizme ve faşizme karşı mücadelenin başarı kazanmasının olmazsa olmazı, Marksizm etiketli Marksizm düşmanlarına karşı verilecek ideolojik mücadelenin bir an olsun ihmal edilmemesidir. Sınıflar mücadelesinin tarihi, başta Sovyetler Birliği ve Çinde yaşanan geriye dönüşler bu gerçekliğin ve tehlikenin somutlanması olmuştur.
Günümüzde devrim yapmanın ve devrimi ileriye taşımanın yegane yolu Marksizm-Leninizm’in ulaştığı en yüksek teorik bütünlük ve gerçeği kavrayış toplamı olan Marksizm-Leninizm-Maoizm bilimini kuşanmak, rehber edinmekten geçer. İşçi sınıfı ve ezilen emekçileri sınıfsız, sömürüsüz bir topluma götürecek olan yol bu bilimsel kavrayış ve bu kavrayışın hükmettiği pratik üzerinden olanaklıdır.
Sınıflar mücadelesi tarihini işçi sınıfı ve ezilen emekçiler lehine ileriye taşımak, çağımızda MLM bilimini kendisine rehber edinmiş Komünist Partiler ve onların önderliğinde verilecek savaşımlarla mümkündür. Başkan Maonun önderlik ettiği Çin devriminin dersleri ve MLM biliminin öğretileri dünyanın farklı coğrafyalarında sürdürülen halk savaşlarına ve devrimci mücadelelere ışık tutmaya devam ediyor. Gerçek olan budur ve biz bunun bilincindeyiz.
ŞAN OLSUN 70.YILINDA ÇİN DEVRİMİNE VE ÇİN DEVRİMİNİ GERÇEKLEŞTİREN KOMÜNİSTLERE!
ŞAN OLSUN BÜYÜK ÇİN DEVRİMİNİN KURAMCISI VE ÖNDERİ, MARKSİZM-LENİNİZM’İN BÜYÜK USTASI MAO ZEDUNG YOLDAŞ’A!
YAŞASIN HALK SAVAŞI!
YAŞASIN MARKSİZM-LENİNİZM-MAOİZM!
YAŞASIN DEVRİM, SOSYALİZM VE YÜCE KOMÜNİZM MÜCADELEMİZ!
YAŞASIN PROLETARYA ENTERNASYONALİZMİ!
TÜRKİYE KOMÜNİST PARTİSİ/MARKSİST LENİNİST ENTERNASYONAL KOMİTE
01-10-2019