MAO VE “KOMÜNİST” YAYIN
ÇKP tarihinde parti içi yayın organı sınıf savaşımında önemli bir rol oynamıştır. Parti içi yayın organı ideolojik donanım sağlanmasında önemli bir yer tutmuştur. “Komünisti Sunarken” adlı makalesinde “Merkez Komitesi uzun zamandır bir parti içi gazete yayınlamayı tasarlıyordu. Bu tasarıyı nihayet şimdi gerçekleştirmiş bulunuyor. Böyle bir gazete ülke çapında ve geniş bir kitle karakterine sahip olan, ideolojik, siyasi ve örgütsel bakımdan tamamen sağlamlaşmış ve Bolşevikleşmiş bir Çin Komünist Partisi’nin inşası için gereklidir… Bu gazetenin amacı ülke çapında ve geniş bir kitle karakterine sahip olan, ideolojik, siyasi ve örgütsel bakımdan tamamen sağlamlaşmış ve Bolşevikleşmiş bir Çin Komünist Partisi’nin inşasına yardımcı olmaktır. (Seçme Eserler. Cilt 2)
Görüldüğü gibi parti içi yayın organı, KP’nin ideolojik, siyasi, örgütsel olarak sağlamlaşmasına yardımcı olmak amaçlı çıkarılmaktadır. İdeolojik sağlamlaşmanın, devrim perspektifiyle donanmanın yardımcı aracı, merkezi yayın organıdır.
Başkan Mao, partinin inşası sorunuyla, inşasına yardımcı olma sorunlarını birbirine karıştırmamıştır. Partinin inşası sorununun çözümünü “partimiz devrimci savaşlar boyunca gelişmiş, sağlamlaşmış ve Bolşevikleşmiştir. Silahlı mücadele olmasaydı bugünkü Komünist partimiz de olamazdı. Bütün parti yoldaşları kanımızla ödediğimiz bu deneyimi hiçbir zaman unutmamalıdır” şeklinde ele almaktadır.
Komünist Partisi, devrimci savaş içinde, silahlı mücadele içinde inşa olur. Bu MLM biliminin evrensel ilkesidir. Çin proletaryasının tüfekleri, Bolşevikler’in tüfekleri bu yasayı doğrulamıştır. Ülkemizin proleter tüfekleri de bu evrensel yasayı doğrulayacaktır. Rus devriminde gazeteye yüklenen rol, Çin devriminde devrimci silahlı mücadeleye yüklenen rolle aynı önemdeydi. Komünist yayın organı ise KP’nin inşasında yardımcı bir rol oynamıştır. İdeolojik berraklığın, proleter saflığın korunmasında her türden oportünist revizyonist akımlara karşı mücadelede devrimci yayın organı önemli rol oynamıştır. Ancak Başkan Mao’nun da belirttiği gibi bu rol hiçbir zaman esas olmamıştır. Başkan Mao’nun bilimsel öğretilerini ülkemiz koşullarına yaratıcı tarzda uygulayan Önder yoldaş İbrahim Kaypakkaya ise devrimci yayının sınıf savaşımında oynadığı rol konusunda aynı düşünceleri savunarak, şafak revizyonistlerine karşı amansız mücadele yürütmüştür.
Kaypakkaya yoldaş, hiçbir zaman ne parti içi yayını ne de merkezi kitle yayın organını komünist partinin inşası konusunda belirleyici ve tayin edici rol olarak ele almamıştır. Devrimci yayını komünist partinin inşasında yardımcı bir araç olarak benimsemiş, bu aracın önemini belirtmiş, politik mücadelede oynadığı rolü görmüş ve buna uygun hareket etmiştir.
SİYASİ MÜCADELENİN ÖNEMLİ BİR ARACI OLARAK DEVRİMCİ GAZETENİN SİLAHLI MÜCADELEYE HİZMETİ
Kaypakkaya yoldaşın şafak revizyonistlerine karşı yürüttüğü mücadelede önemli konularından biri de yayın organlarının niteliği, amacı ve işlevi sorunu olmuştur. MLM’nin temel sorunlarında yaşanan görüş ve düşünce farklılığı ülkenin sosyo-ekonomik tahlili, devrimin niteliği ve yolu, örgütlenme ve araçları konularına kadar uzanmıştır.
şafak revizyonistleriyle Kaypakkaya yoldaş arasında yaşanan mücadele iki kanat, iki çizgi arasında yaşanan mücadele olarak bazen açık, bazen gizli bazen sert, bazen yumuşayarak aralıksız olarak sürüp devam etmiştir.
Şafak revizyonistleriyle Kaypakkaya yoldaş arasında İllegal/legal yayının içeriği ve işlevi konusunda yaşanan mücadele ve bu mücadele sonucunda ortaya çıkan temel görüşler, günümüze de ışık tutmaktadır. Şafak revizyonistleri farklı bir isimle gazete çıkarmanın o dönemin iflah olmaz M. Belli burjuvasından düşünce olarak farklılaşacağını belirtirken, Kaypakkaya yoldaşın yanıtı açık ve nettir. “Bir hareketin çizgisini belirleyen şey, şöyle ya da böyle bir yayın organı çıkarmak değildir. Önemli olan yayın organının içeriğidir” diyerek, yayın konusunda MLM’lerin görüşünün nasıl olması gerektiğini ortaya koyar.
İhtilalci bir örgütlenme ve silahlı mücadelenin yerine legalizm, reformizm, salt barışçı mücadeleyi esas alan, her türlü faaliyeti, legal yayıncılık faaliyetini güçlendirmeyi hedefleyen, İşçi-köylü çalışma komiteleri ve bürolar şeklinde örgütlenmeyi savunan, köy çalışmasını ikincil tutan, silahlı mücadeleyi durmaksızın köstekleyen, illegal faaliyeti ikincil plana iten, şafak revizyonistleriyle Kaypakkaya yoldaş arasında devrimci mücadelenin en temel en önemli sorunları konusunda sürekli bir mücadele yaşanmıştır.
Kaypakkaya yoldaş, şafak revizyonistleriyle yaşadığı polemiklerde yayın organları meselesi ve yayın faaliyeti sorunu önemli yer tutmuştur.
“Legal yayıncılık faaliyetinin esas olmaması gerektiğini savunduğumuz için ‘gazeteyi ve dergiyi kapatmayı ve bütün kadroları fare deliğine tıkamayı savunuyorlardı’ diyorlar. Yayın faaliyetini hiçbir zaman red etmediğimizi, sadece bir komünist hareketin faaliyetinin yayınevi derekesine düşürülmesine karşı çıktığımızı daha önce belirttik. Zaten yayın faaliyetini nasıl anladığımızı bundan sonraki pratiğimizle de göstereceğiz.” (İ. Kaypakkaya)
Görüldüğü gibi Kaypakkaya yoldaş devrimci gazetenin sınıf savaşımındaki rolünün hiçbir zaman inkar etmemiştir. Devrimci gazetenin nasıl ele alınması gerektiği, içeriğinin nasıl olması gerektiği, hangi mücadeleye bağlı ele alınması gerektiği konularında Şafak revizyonistleriyle farklı düşünmekteydi. Onun karşı çıktığı nokta, legal yayın faaliyetinin devrimci çalışmada esas alınması fikriydi. İllegal devrimci faaliyetin, temeline legal yayın faaliyetinin örgütlenmesinin konulmasına karşı çıkmaktaydı. Köylük bölgelerdeki mücadeleyi, silahlı mücadeleyi, illegal mücadeleyi reddeden şafak revizyonistlerine karşı “silahlı mücadele esas”, “illegal faaliyet esas”, “ köylük bölgelerde faaliyet esas”, “ örgütlenmede parti örgütlenmesi esas” diyerek yanıt vermekteydi.
Nasıl bir devrimci çalışma? sorusuna şafak revizyonistlerinin savunusu şöyle olmuştur. “İşçi-köylü çalışma komitelerinin görevi, dergi ve gazeteyi okumak, eleştirmek ve bunlara yazı yazmaktı ve başka bir şey değildi. ‘Her İşçi-köylü çalışma komitesi bir yazı kurulu gibi çalışmalı’ deniyordu. Yani her türlü faaliyet, legal yayıncılık faaliyetini güçlendirmeyi hedef alıyordu.”
Nasıl bir örgütlenme? sorusuna ise şafak revizyonistlerinin yanıtı şu şekilde olmuştur. “İşçi- köylü çalışma komitelerinin görevi, dergi ve gazeteyi okumak, eleştirmek ve bunlara yazı yazmaktı ve başka bir şey değildi. ‘Her İşçi-köylü çalışma komitesi bir yazı kurulu gibi çalışmalı’ deniyordu. Yani her türlü faaliyet, legal yayıncılık faaliyetini güçlendirmeyi hedef alıyordu.” “Legal faaliyetin örgütlenmesi esastır, önce bozkırı kurutalım sonra tutuşturalım, önce ülke çapında örgütlenelim sonra silahlı mücadeleyi başlatalım”, “ Eğitim grupları bir yandan halkımızın ileri unsurlarının, sempatizanların geri bilinçli işçilerin Marksist-Leninist eğitimlerini sağlayacak”.
Kaypakkaya yoldaş, şafak revizyonistlerinden temelde farklı şeyler savunmaktaydı.
“Bugün başlıca ve asıl görevimiz, partinin ve ordunun silahlı mücadele içinde inşa edilmesidir.”
Kaypakkaya yoldaşın, örgütlenme konusundaki görüşü de şöyleydi; “Örgütlenmedeki kavrayacağımız halka, parti önderliğinde, gerilla birimleri örgütlemektir. Diğer bütün grup ve hücreler, gerilla eyleminin seyri içinde ve onu destekleyecek, geliştirecek şekilde ele alınmalıdır.”
Legal faaliyeti esas alan, legal faaliyeti devrimci çalışmanın merkezine koyan şafak revizyonistleri, doğal olarak barışçıl propagandayı esas almaktaydı. Silahlı mücadeleden, silahlı propaganda ve ajitasyon faaliyetinden, gerilla mücadelesinden öcü gibi korkmaktaydı.
şafak revizyonistleri salt okumaktan ibaret olan eğitim gruplarını savunurken, “önce bilinçlenme sonra savaşma”, “önce bozkırı kurutma sonra tutuşturma” “önce ülke çapında örgütlenme sonra silahlı mücadeleyi başlatma” anlayışını dile getirirken,
Kaypakkaya Yoldaş; “Pratik faaliyetlerle sımsıkı birleştirilmiş siyasi ve ideolojik eğitim etkinliğine hızla girişmeliyiz. Bunun için bence şunlar yapılmalıdır; devrimimizin çeşitli sorunlarına ışık tutan, çizgimizin, politikamızın ve programımızın propagandasını yapan merkezi bir yayın organı en kısa zamanda çıkarılmalıdır.”
Kaypakkaya yoldaş, devrimci eğitim çalışması yürütülmesine karşı değildi. Sınıf savaşımının sorunlarına, ihtiyaçlarına, silahlı mücadeleye hizmet etmeyen, eğitime karşıydı. Önder yoldaş, aynı zamanda devrimci gazetenin çıkarılmasına da karşı değildi. Ancak niteliği ve hangi mücadeleye hizmet edeceği konusunda şafak revizyonistleriyle farklılaşıyordu. “Gizli okuma faaliyeti, silahlı mücadeleye hizmet eden, onu geliştiren, güçlendiren bir faaliyet olarak” diyerek, devrimci eğitimin nasıl olması gerektiğini ortaya koyarken, devrimci yayını, legal faaliyetlerin tümünü, “ illegal örgütlenmenin ve faaliyetin diğer bütün biçimlerini ve her türlü legal faaliyeti köylük bölgelerdeki silahlı mücadeleye bağlı kılmak” şeklinde ele almakta ve savunmaktaydı.
Devrimin çeşitli sorunlarına ışık tutan, devrimin propagandasını yapan bir yayın organı neye hizmet etmelidir? sorusuna Kaypakkaya yoldaşın yanıtı açık ve nettir; “örgütlenmenin bütün diğer biçimleri, illegal okuma grupları, yayınları basan, ulaştıran ve dağıtan hücreler vs. vs. gerilla faaliyetinin seyri içinde onun gereksinimlerine yanıt verecek, onu destekleyecek, güçlendirecek şekilde ele alınmalıdır” der. Oysa Şafak revizyonistleri legal yayın faaliyetini esas alarak bu faaliyeti devrimci faaliyetin merkezine koymaktaydı.
Kaypakkaya yoldaş, keza propaganda ve ajitasyon çalışmasında da Şafak revizyonistlerinden tamamen farklı görüşler savunmaktaydı.
Şafak revizyonistlerinin sağcı barışçıl propaganda ve ajitasyon çalışmasına karşı Kaypakkaya yoldaş; “Köylük bölgelerdeki faaliyetlerimizin içeriği ve biçimi, şafak revizyonizminden ayrıldığımızdan beri hızla değişmiştir. ‘Barışçı’ propaganda ve ajitasyonun yerini silahlı mücadele biçimleri, silahlı propaganda ve ajitasyon yöntemleri almıştır. …Egemen sınıflar, köylük bölgelerde devrimci faaliyetlere meydan vermemek, var olan faaliyetleri yok etmek için azgın saldırılara girişmektedirler. Ufak bir ihbar üzerine büyük birlikleri harekete geçirmektedirler. Bu nedenle ‘barışçı’ propaganda ve ajitasyona özellikle köylerde olanak kalmamaktadır” diyerek, sürecimizin bugünkü sorunlarına da ışık tutmaktaydı.
Şafak revizyonistleri barışçıl propaganda faaliyetini, legal faaliyetleri, barışçıl mücadeleyi esas alırken Kaypakkaya yoldaş, silahlı mücadeleyi, illegal faaliyeti ve silahlı propaganda ve ajitasyon faaliyetini esas almaktaydı. Her türlü legal/illegal devrimci yayın faaliyetini silahlı mücadelenin birer parçası, onu destekleyen, güçlendiren bir öğe olarak ele almaktaydı. Barışçıl propaganda (illegal/legal devrimci yayın, bildiri dağıtmak afiş, pankart, parti ve ordu bayrakları, pankart asmak-duvar yazılaması, kısaca yazılı-sözlü propaganda ve ajitasyon yapmak vb.) faaliyetini tali almaktaydı.
Kaypakkaya yoldaş devrimci (illegal/legal) yayın faaliyetini asla red etmeden, önemini gözardı etmeden sınıf savaşımında oynadığı rolü asla küçümsemeden mücadelenin esası olarak almadan, savundu. Bu faaliyeti, temel mücadele biçimi olan silahlı mücadeleyi destekleyen, güçlendiren, tamamlayan önemli bir propaganda, ajitasyon ve örgütleme ve eğitim aracı olarak ele aldı.
PARTİ; ÖNDERLERVE ÖRGÜTLEYİCİLER KURMAYIDIR
“Bugün kitleler dağınık ve dağınık oldukları için de güçsüzdürler. Huzursuzluk duyan protestolarda bulunan dağınık kitleler ile devrimci örgütler arasında bağın kopukluğu giderilmelidir. Başarının yegane güvencesi bu bağın güçlendirilmesidir.” (Lenin)
Dağınık ve güçsüz olan kitlelerin örgütlü, güçlü duruma getirilmeleri nasıl başarılacaktır? Bu sorunun önemli yanıtlarından biri, devrimci örgütlerle dağınık ve güçsüz durumda bulunan kitleler arasındaki bağın güçlendirilmesidir. Bu bağın güçlenmesini sağlayacak olan parti komiteleridir, bu bağı sağlayacak olan sınıf bilinçli proleterlerin ihtilalci kitle faaliyetidir. Kitlelerin kendi sorunları etrafında örgütlenme ihtiyacının somuta çevrilmesiyle,
kurulan politik bağın güçlendirilmesiyle örgütlenme sorunu çözülür.
Sözlü ve yazılı propaganda aracının etkili ve güçlü kullanımı, örgütlenmenin zeminini kolaylaştıracaktır. Devrimci yayın, propaganda ve ajitasyon faaliyetinde örgütlemede kullanılacak etkili araçlardan biridir.
Proletarya Partisi önder ve örgütlemede kurmay rolünü oynarken devrimci yayınlara önemli iş düşmektedir. Bu bilinç, kullandığı propaganda aracının zenginleşmesini ve etkili hale getirilmesi sorununu da çözer.
Proletarya Partisi esasta bu soruna doğru yaklaşmıştır. Ancak dönem dönem dünyada ve ülkemizdeki tasfiyeci akımların etkisinde kalarak bazı yanlış eğilimler bu alanda etkili olmaya çalışmıştır. Bir dönem devrimci yayının propaganda ve ajitasyon- da oynadığı rol, örgütlemede oynadığı rol yeterince önemsenmemiştir. Sol anlayış eğilimleri etkili olmaya çalışmıştır.Dönem dönem de temel mücadele biçimine hizmet etme anlayışı unutularak, bu aracın sınıfsal içeriğinin özü gözden uzaklaştırılmaya çalışıldığı olmuştur. Özellikle adına “yeni dünya düzeni” denilen kapitalizmin dünya ölçeğin de geliştirdiği ideolojik-psikolojik saldırıların boyutlandığı dönemde tasfiyeciliğin devrimci saflarda estirdiği sağcı rüzgarın etkisi yayın üzerine de yansımıştır.
“Bağımsız gazetecilik”, “üçüncü göz”, “tarafsız gazetecilik” vb. olarak ortaya çıkan anlayışlar esasta tasfiyeciliğin ideolojik saldırılan sonucunda yaşanan bozulmalardır. Burjuva saldırıları karşısında ideolojik olarak boyun bükme, önünde eğilme ve bozulmadır. Sınıf bakış açısından uzak olan bu bakış açısı, proletaryanın bakış açısı olamaz. Proletaryanın bakış açısında, her zaman sınıf ve sınıflar mücadelesi vardır.
Devrimci gazetecilik sorununa da bu bakış açısıyla bakar. Hangi sınıfın gazeteciliği hangi sınıfın gözleriyle olaylara, gelişmelere, yaşananlara bakacağız? Proletaryanın gözleri ve beyniyle mi? Yoksa burjuvazinin gözleriyle mi olaylara bakacağız? Hangi sınıfın gazetecilik anlayışım savunacağız? Esas mesele budur. Bu bakış açısını muğlaklaştıran, belirsiz hale sokarak içini boşaltan anlayışlar ve yaklaşımlar proletaryanın bakış açısı ve anlayışı olamaz.
Devrimci yayın faaliyeti yalnızca kitlelere yönelik yapılan propaganda ve ajitasyon faaliyeti değildir. Parti içi merkezi yayının önemi, kitlelere yönelik olarak çıkarılan propaganda ve ajitasyon amaçlı örgütleme perspektifli yayınlar kadar önemlidir. Parti içi yayın, parti içi ideolojik birliğin pekişmesinin aracıdır. Partinin ideolojik sağlamlığının, politik niteliğinin yükseltilmesini de sağlar. Her türden oportünist ve tasfiyeci anlayışlara karşı partiyi eğitmenin kürsüsü rolünü oynar.
“Yayın faaliyeti; başka hiçbir faaliyetin yerine geçirilmeden, örgütsel toparlanma ve gelişim için sınıf mücadelesi karşısında ideolojik-politik donanımın sağlanması için, esas örgütlenmenin ve çalışmanın önünü açmak için süreci belirleyen/belirleyecek araç olarak kullanılamadı” (Komünist-43. 7. Konferans kararlarından)
Partinin gelişimi ve Bolşevik parti anlayışının gerekleri açısından devrimci yayın faaliyeti asla vazgeçilemez önemdedir. Dönem dönem merkezi düzeyde yaşanan boşluktan kaynaklı gerilemeler, zaafların oluşmasını yaratmıştır. Ancak merkezi iç yayın olsun merkezi kitle yayın olsun ideolojik eğitimin politik donanımın vazgeçilemez araçları olduğu gerçekliği asla unutulmamalıdır.
Merkezi iç yayın, parti bütünü önderliğin yönelimi doğrultusunda eğitmesi, yönetmesi ve tespit edilen hedeflere doğru yönlendirmesi olarak da önemlidir. Proletarya partisinin merkezi kumanda kademesi aynı zamanda benimsediği yönelim doğrultusunda parti bütününü yönlendirmesi yönetmesi ve eğitmesiyle sorumludur. Bu sorumluluk yerine getirilmediği zaman tasfiyeci ve oportünist anlayış ve eğilimlere proletarya partisinin kapısının aralığı açılmış olur.
Bu durumda, sızmalar başlar. Geçmiş yaşanan süreç önemli tarihi tecrübelerle doludur. Kılıç ve kalem kurmayın hizmetinde rolünü beraber ve birlikte oynamalıdır. “İyi yazıyor” diye, kalemin parti dışı ve parti üstü anlayış sahiplerine verilmesi doğru değildir. Yazım yeteneğine, yazınsal ifade zenginliğine sahip olmak demek, parti görüşlerini partinin belirlediği temel yönelime uygun şeyler yazmak değildir. Kalem, kılıcın yönelimine uygunluk içinde, bütünlüklü olmalıdır. Kalem başka yönelimde kılıç başka yönelimde sallanmaz. Kurmayın emrettiği yönde kullanılan kılıç, kurmayın emrettiği yönde yazan kalem, değerlidir.
Devrimci yayın faaliyetinin öneminin bilince çıkarılması aynı zamanda parti ve önderlik bilincinin kuşanılması demektir. Devrimci yayın faaliyetine verilen önem aynı zamanda önderlik sorununa verilen önemin de bir parçası demektir.
Merkezi yayın faaliyeti farklı şekilleniş içinde olan ya da bu eğilimi taşıma potansiyelinde olanlara bırakılmamalıdır. Bu faaliyetin kumandasında parti önderliği olmalıdır. Bu ilkenin gevşetilmesi demek, önderlik bilincinin gevşetilmesi demektir.
Kitle yayın organı proletarya partisinin temel yönelimi ve çizgisi doğrultusunda kitlesini şe- killendirmek görev ve sorumluluğuyla yükümlüdür. İster legal olsun ister illegal olsun devrimci yayının oynadığı öz birdir. “devrimimizin çeşitli sorunlarına ışık tutan çizgimizin, politikamızın ve programımızın propagandasını yapan” (İK. Seçme Yazılar. syf.33)
“Devrimci yayın organı hangi biçimde yayınlanırsa yayınlansın propaganda ve aji- tasyonu içermeli komünist örgütleme çizgisini uygulamalıdır.” (Komünist 47)
Devrimci yayın organlarının niteliğinin yükseltilmesi, proletarya partisinin sınıf savaşımında yoğunlaşması, politik niteliğinin yükseltilmesi yani partinin seviyesinin yükseltilmesiyle ile ilintilidir. Sınıf bilinçli proletarya, devrimci yayının niteliğini yükseltmek için sınıf savaşımının niteliğini yükseltmek göreviyle karşı karşıyadır. Sınıf ve parti bilincinin güçlü donanımı sınıf savaşımındaki yönelim adımlarını hızlandırır, cesareti büyütür, umudu çoğaltır, davaya olan inancı pekiştirir.
(Bitti)