Demokrasi, bağımsızlık ve sosyalizm mücadelesine inançsızlık, yığınların gücüne güvensizlik, yaratma ve kazanma bilincindeki zayıflıkların, yetersizliklerin devrimci ve komünist hareket içinde yaşam hakkı bulduğu ve ciddi tahribatlara yol açtığı bir dönemden geçiyoruz.
Böylesi bir dönemde sınıf savaşımının en çetin alanlarından biri olan işkence tezgahlarında sınıf düşmanlarına karşı önder Kaypakkaya yoldaşın şu haykırışı karanlıkta yol gösteren bir ışık olmaya devam ediyor: “Esasen biz komünist devrimciler, prensip olarak siyasi kanaatlerimizi ve görüşlerimizi hiçbir yerde gizlemeyiz. Ancak örgütsel olarak faaliyetlerimizi, örgüt içinde bizimle birlikte çalışan arkadaşlarımızı ve örgüt içerisinde olmayıp bize yardımcı olan şahıs ve grupları açıklamayız. Kişisel sorumluluğum açısından gerekeni zaten söylemiş bulunuyorum. Ben buraya kadar anlattıklarımı samimiyetle inandığım Marksist-Leninist düşünce uğruna yaptım. Ve sonuçtan asla pişman değilim.”
Karanlığı aydınlatan bu ışık, gücünü MLM’den alıyor. Kitlelere sonsuz bir güven duyuyor. Uyuyan devin bir gün mutlaka uyanacağına inanıyor. Sınıf bilinçli proletaryanın öncüsü, yol göstericisi, bir önderi olarak yaşamını uyandırma eylemine adayarak geleceğe ışık oluyor. Bugün bu ışığı izlemek için her türlü anti-MLM anlayışıyla hesaplaşma bilincine, gücüne sahip olmak gerekir.
Önder KAYPAKKAYA yoldaşı egemen sınıfların “kutsal” ideolojisi olan Kemalizm’le hesaplaştıran, imha ve inkar edilen Kürt ulusunun haklı ve meşru olan ulusal demokratik taleplerini savunduran, Kemalizm şakşakçılığını yapan, Kürt katliamlarını “feodaliteyi tasfiye” olarak değerlendiren sahte sola, sosyal şovenizme karşı savaştıran komünist önder kimliğidir. MLM’yi kavrama ve somut şartlara uygulama gücüdür. Onun devletin niteliği, burjuva partilerinin ve parlamentonun rolü konusunda ortaya koyduğu analizleri günümüze ışık tutmaktadır. Bugün Kemalizm’den, CHP’den, burjuva parlamentosunda ezilenlerin, emekçilerin lehine sorunların çözüleceğine dair umut besleyenlerin yeniden Kaypakkaya’yı irdelemelerinde fayda vardır. Bunlar sorunun sadece bir yanını teşkil etmektedir. Sorunun esas yanı ise bu çizginin sürdürücüleri olarak bizlerin yetmezliklerinde, başarısızlıklarında gizlidir. Kendi yetersizliklerimizle doğru bir tarzda hesaplaşmak anti-MLM anlayışların önder yoldaşın düşüncelerine saldırılarını da doğru bir zeminde göğüsleyemeyiz. Bu demektir ki Kaypakkaya yoldaşı anlamak ve anmak için öncelikle ideolojik hesaplaşmayı kendi cephemizde başlatmamız gerekir.
Kendi içinde ideolojik niteliği yakalayamayan, siyasal gelişimi için incelemeyen, araştırmayan hiçbir militan bu çok yönlü ve kapsamlı kuşatmayı yarmanın öznesi olamaz. Önder Kaypakkaya yoldaşın partinin temel teorik görüşlerini oportünizm ve revizyonizmle hesaplaşarak netleştirdiğini görüyoruz. Aynı perspektifi savaş çizgisinde de görmek mümkündür. Dahası teori ile pratiği birleştirme diyalektiğini onun tüm çalışmalarında görebiliyoruz.
Önder Kaypakkaya yoldaşın temel felsefesinde söz konusu tarihi anda ne kadar güçle yürüdüğü değil, haklı ve meşru bir davanın savunucusu olduğu gerçeği vardır. Onu güçlü kılan bu haklılık ve meşruluk düşüncesidir. Tarihi yaratacak ve ileriye doğru köklü değişimleri sağlayacak olan kitlelerin gücüne duyulan sonsuz güvendir. Bugün yaşanan tüm zorluklara, dez avantajlara rağmen bizim de bakış açımız böyle olmalıdır. Eğer düşünüş ve hareket tarzımıza bu bakış açısı yön verirse, her türlü olanaksızlığı aşmak, yığınları örgütleme de atak, düşmana yönelmede saldırı ruhunu kuşanmak kaçınılmaz olur. Başka da bir yol yoktur. Bugün egemen sınıfların uyguladığı karşı devrimci şiddet, ancak devrimci bir zorla, şiddetle yok edilebilir. Bu gerçeği söylem düzeyinden çıkarıp pratiğe dönüştürmek için önder Kaypakkaya yoldaşın cüretini ve cesaretini kuşanmanın zamanıdır. Önder Kaypakkaya yoldaşın ve yüzlerce şehidimizin düşlerini ancak böylesi bir militan çizgiyle gerçeğe dönüştürebiliriz. Tüm görevlerimize bu ciddiyetle ve yüksek sorumluluk duygusuyla yaklaşmak zorundayız.