H.Merkezi: Elimize e-posta kanalıyla gelen habere göre, Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist (TKP/ML)‘ye bağlı İstanbul Komite’si bir açıklama yayınlayarak: “Komünist Önder KAYPAKKAYA’dan ONİKİLERE Kavga Sürüyor! Onikiler; Vartinik kıvılcımını yangına çevirmenin adıdır!” dedi. Açıklama şöyle:
“Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın 45 yıl önce başlattığı halk savaşı şehitler kervanına yeni kızıl karanfiller katarak, isyanımızı ve öfkemizi büyüterek ilerleyişini sürdürüyor. Demokratik Halk Devrimi’nin Oniki kızıl yıldızı, Oniki Halk Savaşçısı 45 yıldır kesintisiz süren direnişe ve mücadele geleneğine eklenen son halka oldular.
Onikiler; Zilan (Esrin Güngör), Özlem (Hatayî Balcı), Ekin (Gamze Gülkaya), Aşkın (Hasan Karakoç), Hakan (Ersin Erel), Tuncay (Murat Mut), Orhan (Alican Bulut), Bakış (Samet Tosun), Ahmet (Yetiş Yalnız), Munzur (Serkan Lamba), Cem (Umut Polat), Ferdi (Doğuş Doğan) yoldaşlar tarihten gelecege yürümenin, Vartinik kıvılcımını yanğına çevirmenin manifestosudur. Suskunluk bir kere parçalanmış, teslimiyete ve faşist zulme karşı duyulan isyan halk savaşı rotasına bir kere kilitlenmiştir. Onikiler bu rotada sebatle ilerlemenin, halk savaşını kararlı şekilde uygulamanın adı olmuşlardır. Tarihimizin yaşanmış her anı, geleceğe yürümek üzere başlattığımız yolculuğun her adımı büyük bedeller üzerine inşa olmuştur. 45 yıllık yürüyüşümüzün mimarı Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya başta olmak üzere yüzlerce yoldaşımız gecenin koyu karanlığını aydınlatan yıldızlar gibi ölümleriyle zulmü yenilğiye uğrattılar. Meşru ve haklı davamızın kazanılmasında en ön cephede mevzilenen, ölümü ilk gögüsleyen şehitlerimizin takipçileri olarak ölümsüzler ordusuna katıldılar.
Kendilerinden önce aynı mevzilerde dögüşerek düşenlerin adlarını kodlanan, direnişlerini ve kavgalarını devralan Zilan, Özlem, Ekin, Aşkın, Hakan, Tuncay, Orhan, Bakış, Ahmet, Munzur, Cem, Ferdi yoldaşlar Dersim dağlarının doruklarında halk savaşının kızıl gülleri olarak yeniden açacaktır. Ardılları adlarını künyesine kazıyacak, silahlarını kavrayacak, destansı direnişleri çarpıştıkları mevzilere yeniden taşınacaktır.
ONİKİLER KAYPAKKAYA’NIN DİRENİŞ SURETİDİR!
Kömünist Önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın 44. ölüm yıldönümünü Dersim Aliboğazı’nda ölümsüzleşen yoldaşlarımızın tavizsiz direnişiyle, kavgaya çağrısıyla karşılıyoruz. Aliboğazı direnişi, Onikilerin şahadetiyle Demokratik Halk Devrimi mücadelemizi, sosyalizm ve komünizm amacımızı iddialı kılan savaş ve direniş tarihimizin kararlılığına güç katmış, inancı ve umudu diri tutmuştur. Kaypakkaya yoldaşın Amed işkencehanelerinde katledilişinin 44. yılında Onikiler Onun birer sureti olarak direnişi, adanmışlığı, ölüme meydan okuyuşu bugüne taşımıştır. Kaypakkaya yoldaştan bugüne ölümü ilk gögüsleyenlerimizin dalgalandırdığı direniş ve kavga bayrağı Onikiler şahsında faşizme meydan okuyuşun devamcısı olmuş, halkımıza umut, düşmana korku salmıştır. Onikiler şahsında emperyalizme, feodalizme, komprador kapitalizme karşı çekilen direniş ve mücadele bayrağı doruklarda bir kez daha, harcanan son nefese, son mermiye kadar onurla dalgalanmıştır.
Vartinik’ten Beşlere, Şahverdi’ye, Geyiksuyu’na, Aliboğazı’na taşınan direniş, halk savaşını büyütmeye, savaşı ve mücadeleyi ileri taşımaya yapılmış birer çağrıdır. Ölümü kucaklayan şehitlerimizin devrim sorumluluğunu yerine getirmek, yarım kalan görevlerini tamamlamak mevzilerini dolduracak olan bizlerin omuzlarındadır.
18 MAYIS, KOMÜNİST BİLGELİĞİN, TAVİZSİZ DİRENİŞİN ADIDIR!
Bir yas gününü değil komünist bilgeliğin, tavizsiz direnişin ve meydan okuyuşun adı ve tarihi olan 18 Mayıs’ı direnişle karşılıyoruz. 44 yıl önce Amed Zindanlarında katledilen Komünist önderi, Onun izinden yürüyen ölümsüzler ordusunun üyesi her bir yoldaşımızı faşizme öfkemizi büyüterek, mücadeleye ve davaya daha güçlü atılarak anıyoruz.
Unutmayalım ki Amed Zindanlarında en agır işkencelerden geçirilerek katletmesine rağmen yenilen faşist Kemalist diktatörlük ve cellatları olmuştur. Katledilme pahasına sınıf bilinçli proletaryanın yarattığı her türlü mevzi düşmandan korunmuş, “ser verip sır vermeme” geleneği Kaypakkaya yoldaş şahsında ete kemiğe bürünmüştür. Onu düşmanın karşısında muzaffer kılan ruh ve güç gıdasını MLM biliminin ışıklı yolundan almıştır. Katledilmesinin üzerinden geçen 44 yıl boyunca ardılları hep bu ışıklı yolun, ihtilalci güzergahın, “ser verip sır vermeme” geleneğinin takipçisi olmuştur.
’71 silahlı radikal devrimci çıkışıyla birlikte Kaypakkaya yoldaş 24 Nisan 1972’de TKP/ML’nin kuruluşuna önderlik etmiş, komünist müfrezenin ülkemiz topraklarında yeniden doğumu sınıf mücadelesinin seyrinde tarihi bir dönemece kapı aralamıştır. Mustafa Suphi ve yoldaşlarının katledilmesinin ardından süren 50 yıllık suskunluğa, modern revizyonizmin damgasını vurduğu pasifizme, teslimiyete partimiz TKP/ML’nin kuruluşuyla, silahlı mücadele geleneğiyle son verilmiştir. O’nu unutulmaz ve güncel yapan gelişme Türkiye devrimi gerçekliğini bilimsel bir çerçeveye kavuşturmasıyla yaşanmıştır.
O; TKP/ML’nin kuruluşuna temel oluşturan devrimci ve komünist teoriyi; revizyonizme, oportonizme, pasifizme, parlementerizme ve reformizme karşı kesintisiz ve keskin bir ideolojik mücadeleye girişerek şekillendirmiştir. MLM’nin bilimsel yol göstericiliğinde, BPKD’nin yarattığı muazzam devrimci etkiyle Türkiye devriminin sorunlarına ve sınıfların tahliline yönelmiş, tayin edici ve derinlikli bir devrimci teorik hat oluşturmuştur. İdeolojik ve pratik sahada uzlaşmaz ve kararlı bir duruş geliştirerek ülkemiz sınıf mücadelesinin deneyimlerini incelemiş, işçi sınıfının ve köylülüğün kendiliğinden hareketlerinden dersler çıkartmış, silahlı mücadele ve Halk Savaşı yoluyla ülkemiz devrim mücadelesinin olanaklı hale geleceğini, gerçeğe dönüşeceğini bilerek örgütlemeye koyulmuştur. Kürt ulusunun tam hak eşitliğini ve Kendi Kaderini Tayin Hakkını kayıtsız şartsız savunmuş şovenizme, sosyal şovenizme ve resmi ideolojiden etkilenen küçük burjuva akımlara karşı kararlı bir mücadele sürdürmüştür. Kürt ulusunun üzerindeki ezen ulus baskısına, inkar politikasına bilimsel bir kavrayış ve yaklaşımla yoğunlaşarak yerine getirilecek görevleri belirlemiştir. Kemalizmin sınıfsal tahlilini esaslı bir kopuş sağlayarak gerçekleştirmiş, Kemalizmin faşizm olduğunu kararlı şekilde ortaya koymuştur. Kemalizme bağlı olarak devletin niteliğinin komprador bürokrat burjuvazi ve büyük toprak ağaları sınıfının egemenliğine dayandığı tespitini yaparak devletin yönetim biçiminin faşist diktatörlük olduğunu net bir şekilde vurgulamıştır. Parlamentonun işlevine ve faşizmin yüzüne taktığı maske görevi gördüğüne dair doğru belirlemelerde bulunmuştur.
KOMÜNİST ÖNDER İBRAHİM KAYPAKKAYA’NIN DİRENİŞ RUHUNU KUŞANALIM!
Kaypakkaya yoldaşın faşist Kemalist diktatörlükçe katledilmesinin üzerinden 44 yıl geçmisine karşın ortaya koyduğu temel teorik görüşler sosyal pratiğin aynasında yansımasını bulmayı sürdürmüştür. Faşist diktatörlük başta Kürt ulusu olmak üzere toplumun muhalif tüm kesimlerini hedef alan saldırılarına, gerilla güçlerine yönelik imha operasyonlarına, katliamlarına aralıksız devam etmektedir. Gözaltı ve tutuklamalar, katliam ve infazlar devrimcileri demokratları, yurtseverleri odağına yerleştirerek muhalif tüm kesimleri hizaya getirilmeyi, diz çöktürülmeyi amaçlamaktadır. OHAL ve KHK’lerin hüküm sürdüğü ülke gerçekliğinde Kürt ulusunun, işçilerin, emekçilerin, kadınların ve tüm ezilenlerin yaklaşan isyanını bastırmak için cumhurBAŞKANlığı sistemi devlet terörü eşliğinde seçim hileleriyle onaylanmış, devreye sokulmuştur. Hakim sınıflar siyasi ve ekonomik kriz dalgasını atlatmak için çareyi daha fazla sömürüde katliam ve baskıda görmektedir.
Faşist Kemalist Diktatörlüğe karşı dolaysız biçimde mücadeleyi yükseltmek içinden geçtiğimiz sürecin özellikleriyle birlikte her zamankinden daha elzem yerde durmaktadır. İşçi sınıfının, emekçi halkın düzene olan öfkesinin kızağa çekilmek istenmesi karışısında Demokratik halk devrimi mücadelesini ve halk savaşını büyütmek tek kurtuluş yolu olarak hükmünü sürdürüyor. Kaypakkaya yoldaşı unutulmaz kılanların başında sistemle hiç bir biçimde uzlaşmamanın, düzen içi düşünüş ve beklentilere kapılmamanın, teslimiyetin değil direnişin ve kavganın sembolü olmasından gelmektedir. Bu nedenledir ki Kaypakkaya yoldaşı anmanın ve sahiplenmenin karşılığı yükselen görevler ve sorumluluklarla birlikte, mücadeleyi ve savaşı büyütmekle gerçekleşecektir. Kaypakkaya yoldaşın adanmışlığını ve direnişini rehber alan Onikiler omuzlarında taşıdıkları sorumluluğu ve yüklendikleri görevleri yerine getirerek bu uğurda canlarını feda eden son direniş halkaları oldular. Kaypakaya yoldaş şahsında ölümsüzleşen Oniki kızıl yıldızımızı, Rakka operasyonu sırasında ölümü kucaklayan BÖG Kurucu Komutanı Ulaş Bayraktaroğlu‘nu, Dar Azza’da DAİŞ çetelerine karşı savaşırken silah elde toprağa düşen Dörtleri, Kürdistan’ın dört bir yanında faşist ordu güçleriyle yürütülen savaşta ölümsüzleşen HPG gerillalarını, faşist polis tarafından infaz edilen Sıla Abalay‘ı yolumuzu aydınlatan kızıl meşaleler olarak anıyor, kavgalarını zaferle buluşturacağımızı yüksek sesle söylüyoruz.
Tüm işçi ve emekçileri, Kürt ulusunu, kadınları, ezilen cinsiyet, inanç ve azınlıklara mensup halkımızı katledilişinin 44. yılında Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya’yı, Haki Karer ve Dörtleri, kavga siperlerinde ölümü yenen şehitlerimizi anmaya, sahiplenmeye ve yaşatmaya çağırıyoruz.
Katledilişinin 44. yılında KAYPAKKAYA Yaşıyor, Savaşıyor!
Vartinik’ten Aliboğazı’na Direniş Sürüyor!
Onikiler Yolumuzu Aydınlatan Birer Meşaledir!
Halk Savaşçıları Ölümsüzdür!
Şehid Namırın!
TKP/ML İstanbul Komitesi
Mayıs 2017″