Irak Kürdistanı’nda 25 Eylül’de gerçekleşen “bağımsızlık” referandumu sonrası, Irak egemen sınıfları Irak Kürdistan topraklarını askeri işgalle yanıt verdi.
Ezilen Kürt ulusunun dört parçada yaşadığı zulüm, yok sayma, asimilasyon, imha ve katliam devam ediyor. Ezen ulus egemenleri her bir Kürdistan parçasında egemenliklerini pekiştirirken, diğer parçalardaki Kürt ulusal kazanımlarına düşmanlıktan geri durmuyor. Tarihsel haksızlığı ve Kürdistan’ın her parçasında ki ilhak politikasını sürdürme de İran, Türkiye, Irak ve Suriye egemen sınıfları adeta bir kaynaşma, ortaklaşma ve amaç-hedef birliği içinde hareket ediyor. Son olarak Irak Kürdistanı’nda gerçekleşen “bağımsızlık” referandumuna karşı sadece Irak egemen sınıfları değil, bölgedeki diğer ilhakçı devletlerde kin ve nefretini kusmaktan ötesini yaptılar. Yakın zamana kadar Ortadoğu’daki egemenlik ve alan tutma mücadelesinde İran ve Irak’la düşmanlaşma noktasına gelen Türkiye şimdi bu gerici güçlerle Irak Kürdistanı’na karşı “ittifak” aramaya çalışıyor. Bu üç egemen devlet Referandumun meşru olmadığı açıklamaları ve ekonomik-siyasi yaptırım tehditlerini somut ve uygulana bilir kılmak için koordineli bir “şer ittifakına” çevirmiş durumda. Bütün çelişki, çatışma ve sorunlarını, mesele Kürt düşmanlığı olduğunda bir kenara bırakacak kadar gözü dönmüş bir şovenizm ve gericilik söz konusu olmaktadır.
Türkiye yakın zamana kadar “dost” olarak bellediği Barzani’ye yeniden “aşiret reisi” şeklinde aşağılama amaçlı sıfatlarla saldırırken, bir yandan da daha öncesinden yaptığı Petrol sevkiyatına dair anlaşmaları yok sayacağı, sınır kapılarını kapatarak tecrit politikası uygulayacağı tehditleri savurmaktadır. Referandum öncesi adeta perde arkasında “teşvik eden”, kamuoyu önünde ciddi hiçbir açıklama yapmayan Türk egemenleri, referandum sonrası İran ve Irak’ın saldırı politikalarının bir numaralı teşvikçisi ve destekçisi konumuna geçmekle kalmamış bu güçlerle ortak planlar yapmaya koyulmuştur. Politikası, Kürtlerin kazanımlarını yok etme üzerine kurulurken, aynı zamanda bölgesel çıkarlarına uygun olarak kendisine daha fazla mahkum hale getirme şeklindedir. Her gelişmeyi bu iki politikayı besleyecek şekilde kullanmaktadır. Şimdi yine aynı politik tutumunu sürdürmektedir.
Irak Kürdistanı’ndaki referandum Kürt ulusu için hak ve meşrudur. İçeriği, sonucu, amacı ne olursa olsun Kürt ulusunun bu hakkı elinden alınamaz, baskılanamaz, saldırı gerekçesi yapılamaz. Irak egemen sınıfları bu referandum sonuçlarını tanımadığını ifade etmekle yetinmemiş, bağlı olduğu anayasal kurulları da ihlal ederek Irak Kürdistanı’nın parçası olan ve esasta bir Kürt şehri olan Kerkük’le başlayan askeri işgale yönelmiştir. Maxmur, Diyala, Hanekin ve Şengali’de tehdit eden kapsamda tüm Irak Kürdistanı’nı içine alacak istek ve hevesle bir askeri saldırganlık söz konusudur. Kerkük’e, Irak Arap egemenlerinin gerçekleştirdiği saldırı ezen ulus şovenizminin en kristalize olmuş gerici politikasının ürünüdür. Bu askeri işgal Kürt ulusunun kimliğine ve benliğine yönelik bir saldırıdır. Arkasında İran’ın olduğu, ABD ve Rus emperyalistlerinin zımni desteği ile gerçekleşen bu işgal, Kürt kanı dökmeye yeminli şovenist bir histeridir. Kürt ulusunun Kerkük direnişi meşrudur, haklıdır ve desteklenmelidir. Irak egemen sınıfları ezen ulus gericiliğini ve haksız olanı temsil ediyor.
Haşdi Şabi milis gücü ve Irak ordusu ortak operasyonla Kerkük’de ve bir bütün Irak Kürdistanında bir Kürt katliam gerçekleştirmektedir. Saddam’dan devraldıları gerici ve barbar mirası şimdi hak olan referandumu gerekçe yaparak sürdürmektedirler. Kerkük’ün zengin petrol yatakları, onların altına imza attığı Anayasalarından daha değerli ve önemlidir. Bir oldu bitti ile Kerkük’ü merkezi hükümete bu şekilde kalıcı bir şekilde fiilen bağlama hesabı oldukça açık görünmektedir.
Bu gerici askeri ve siyasi saldırganlığa karşı Kürt ulusunun özgürlük ve tam hak eşitliği mücadelesinin yanında saf tutuyoruz. Hiçbir askeri güç Kürtlerin ulusal haklarını, tarihsel haklılığını ortadan kaldıramaz. Dün nasıl Saddam Halepçe katliamı ile Kürtleri sindiremedi ve yok edemediyse, bugün aynı egemen zihniyetin Kerkük işgali de benzer sonucu verecektir. Katliamcı, katil ve şovenist gericiler olarak Irak egemen sınıfları sicillerine yeni bir suç daha eklemiş olacaklar sadece. Irak Kürdistanına ve Kerkük’e yönelik bu gerici, şovenist saldırıya karşı tavır alalım, protesto ve eylemlerle Kürt ulusunun haklarının tam destekçisi olduğumuzu alanlarda haykıralım.
Kerkük’te Askeri İşgale son!
Yaşasın Kürt Ulusunun Özgürce Ayrılma Hakkı!
İlhakçı ezen ulus egemenliği kaybedecek, ezilen Kürt ulusu kazanacak!
PARTİZAN
Ekim 2017