Hamas’ın “Yeni Siyasi Vizyonu” adı altında Katar’da yaptığı açıklamayla “iki devletli çözüm”e yeşil ışık yakarak İsrail’in varlığını kabul etti. Hamas’ın siyasi kimliği ve genel stratejisinin reddi olan bu vizyon hem Filistin direniş hareketlerinin hem de Hamas’ın ideolojik duruşuna bakıldığında şaşırtıcı olmadı. Yeni vizyonla Hamas’ta emperyalizmin ılımlı İslam adı altında oluşturmak istediği ehlileştirilmiş Ortadoğu projesine resmi olarakta uyumlu hale gelmiş oldu.
Hamas’ın yeni siyasi vizyonu şaşırtıcı olmadı dedik, peki neden? Tarihi geri sarıp Ortadoğu’da İslami hareketlerin ortaya çıkışı ve yükselişine, Hamas’ın ideolojik temellerine, siyasetin sosyolojisine bakarak bu sorunun cevabına ulaşabiliriz.
Ortadoğuda dini hareketler özellikle İslami hareketler bu dinin bölgenin hakim din olmasından bu yana güçlü bir şekilde varlık bulmuştur. Bu hareketler içinde bulunan tarihi ve toplumsal koşullarda tarih geri çeken bir rol oynadığı gibi ileriye taşıyan misyonlarda yüklenmiştir. Bölgede 19.YY’ın ikinci yarısından itibaren başlayan ve 20.YY’da yükselişe geçip etkin bir şekilde devam eden ulusal kurtuluş mücadelelerinde İslamiyet ya da dinin oynadığı birleştirici rol bu role verilebilecek en iyi örneklerdendir. Bölge halkında anti-emperyalist mücadele bilincinin gelişmesinde bu mücadeleler önemli bir yerde durur. Öyleki 19 ve 20. YY‘larda sömürgeciliğe karşı verdikleri direnişleriyle bölgede hakimiyet kuran İngiliz ve Fransız emperyalizmine adeta kök söktüren bölge halkı sömürgeciliği sürdürülemez hale getirmiştir. Ancak dini hareketlerin ideolojik yetmezlikleri Ortadoğu halkını özgürlüğe kavuşturmaya yetmemiş, emperyalist devletler bu süreci sömürgeci modelden yarı sömürge modele geçişle lehlerine sonuçlandırmışlardır. Sonuç olarak her yanıyla paramparça edilmiş bir bölge gerçekliğiyle karşı karşıya bırakılan bölge halkı sancılı ve ağır toplumsal travmalarla devam eden süreçte emperyalist devletler oluşturdukları işbirlikçi yönetimler ve yine kendi kontrollerinde geliştirilen dini hareketler gerici yönetimlerle işbirliği halinde bölge halkının özgürlük arayışının önünü tıkayan en etkili silahlardan biri olarak bölge halkının karşısına çıkarılmıştır. Bu işbirlikçi gerici hareketlere verilebilecek en iyi örneklerden biri Müslüman Kardeşler hareketidir.
1928 yılında Mısır da Hasan el Benna öncülüğünde kurulan Müslüman kardeşler örgütünün Filistin ile ilk teması 1930’ların ilk yarısına dayansa da gelişip güçlenmesi İslami hareketlerin bölgede güç ve nüfus kazanmaya başladığı 1970’li yıllar olmuştur. O yıllarda Filistin’deki İslami hareketlerin omurgasını Cihat Hizbu-t Tahrir ile birlikte Müslüman kardeşler örgütü oluşturuyordu.
Müslüman kardeşler örgütü Filistinde özellikle 1967 yılından itibaren örgütlenme noktasında geniş imkanlara sahip olmaya başladı. Dini okullar, çocuk kreşleri, hayır cemiyetleri, kütüphane ve kültür spor klüpleri vb. kitlelerle buluşmasına imkan tanıyan bir çok aracı kontrolüne aldı. Bir çok iç ve dış nedene dayanan islami hareketlerin yükselişi esasta Filistin ulusal kurtuluş mücadelesi veren ve sosyalist hareketlerin bu yıllarda yaşadığı gerilemeydi. Emperyalizmin ve siyonist İsrai’in bu hareketlere karşı islami hareketlerin önünü açıp teşvik ve destek sunması süreçteki başka bir etkendi.
Hamas 1987 yılında Müslüman kardeşlerin Filistin kolu olarak kuruluşunu ilan ettiğinde bugünden çok daha fazla radikal bir mücaele çizgisi izliyordu. Ancak bu çizgi Hamas’ın Filistin halkını özgürlüğe kavuşturacak ideolojik politik çizgisinin varlığından öte Filistin halkının güçlü bir özgürlük arayışı içinde olmasından ileri geliyordu. Hamas’ın kuruluş yılları Filistin ulusal kurtuluş mücadelesinde ciddi bir canlanmanın olduğu intifada yıllarıydı. 1993 Oslo anlaşmasına kadar devam eden bu canlanma İslami hareketleri güçlendirirken FKÖ ve çatısı altındaki örgütlerin tasfiye süreci işlevi gördü. Lübnan savaşı ve sonuçları FKÖ’ye hakim olan uzlaşmacı çizgi ve Arap devletlerinin ihanetçi tutumlarını sürdürmeleriyle birleşince ortaya çıkan tabloda, sonucun da farklı olması beklenemezdi. 90’lı yıllara gelindiğinde RSE’nin çöküşü Latin Amerika başta olmak üzere bir çok ülkedeki ulusal kurtuluş mücadelesi veren hareketlerin gerici ülke yönetimleriyle masaya oturarak tasfiye edilmesi Filistin ulusal kurtuluş mücadelesine de olumsuzluk olarak yansımıştır.
Hamas 1991 de El Kassam Tugayları adıyla kurduğu askeri kanatla silahlı mücadeleyi başlatmış, 92 yılından itibaren artırdığı silahlı eylemleri sonucu İsrail’ce terör örgütü ilan edilip bu ülkenin yoğun saldırılarının hedefi haline gelmiştir.
İsaraille devam eden Oslo görüşmelerinin 1995’te yeni bir antlaşmaya evrilmesi FKÖ önderliğinin uzlaşmacı siyasetinin zirvesi olarak bağımsız Filistin mücadelesine vurulan en büyük darbeleden biriydi. Bunlar gibi pek çok sebep 2000’li yıllarda Hamas ‘ın bir çok önde gelen ismi İsrail tarafından katledildi. Yine de Hamas 2006 Filistin seçimlerinden galip çıkardı. Ancak bu sonuç emperyalist ve siyonist İsrail devletinin de devreye girmesiyle Filistin topraklarında yeni br kaosa vesile oldu. Filistin’in işgal altında olmayan topraklarıda ortaya çıkan gelişmeler sonucunda Batı Şeria ve Gazze olmak üzere iki ayrı yönetim oluşmuş durumda.
Üstüne kitaplar yazılan birkaç satıra sığdırılamayacak bir örgüttür Hamas. İktidara gelişi, ardından ABD ve İsrail’in sıkı işbirlikçisi körfez ve TC gibi ülkelerle derinleştirdiği ilişkiler, Mısırda Müslüman kardeşler örgütünün bugünki durumu gibi bir çok neden Hamas’ın yeni siyasi vizyonunun zaten ayak seslerini taşıyordu.
Aksa Tufanının 1. Yılında Siyonizm’e Karşı Eyleme Geç!
7 Ekim’de Aksa Tufanı ile yükselen direniş ve isyan bayrağı bugün dalgalanmaya devam ediyor. Halklara boyun eğdirmek ve emperyalizmin bölgedeki...