İstanbul:Dersim’de günlerdir askeri operasyonlar sonucu çıkan orman yangınları Dersim başta olmak üzere birçok yerde yapılan eylem ve etkinliklerle protesto ediliyor. Bugünde Dersim ve İstanbul’da yapılan kitlesel eylemlerle orman yangınları protesto edildi.
İstanbul’da saat 19.00’da Taksim-Tünel’de bir araya gelen ve içinde Munzur Çevre Derneği’nin de olduğu çevre ve demokratik kurumların gerçekleştirdiği kitlesel bir eylem yapıldı. Yüzlerce insanın katıldığı eylemde orman yangınlarını teşhir eden pankart ve dövizlerin açıldığı eylemde kitlenin öfkesi sloganlara yansıdı. Yapılan eylemde sık sık ‘’ Dersim’de yanan ciğerimizdir, devlet yaktı medya sustu, Ormanları yakanlar halka hesap verecek, Munzur özgür akacak, Dersim onurdur onuruna sahip çık’’ sloganları atıldı.
Konuşmalarla orman yangınlarının ve devletin Dersim üzerindeki kirli politikalarının teşhir edildiği eylemde kitle hep bir ağızdan ‘’Dersim dört dağ içinde’’ ve ‘’ Daye Daye’’ ezgilerini seslendirdi.
“Devlet ve rantçı sermaye el birliği halinde Dersim’i öldürüyor”
Yapılan eylemde düzenleyen kurumlar adına ortak bir basın metni okundu. Okunan basın metninde:
‘’Daha önce defalarca yaşandığı gibi bir kez daha ormanlarımız yakılarak coğrafyamız yaşanılamaz hale getirilmeye çalışılıyor. Geçmişte olduğu gibi ana akım medya bu felaketi görmezden geliyor veya görmezden gelmesi sağlanıyor. Yine geçmişte olduğu gibi devlet gücüyle Dersimlilerin kendi imkânları ile yangınları söndürmesi engelliyor.
Dersim coğrafyası, “güvenlik” bahanesi ile yapılan ve yapılması planlanan baraj, HES projelerinin tehdidi yetmezmiş gibi bir de artık sistematikleşen orman yangınlarıyla yok edilmeye çalışılıyor. Devlet ve rantçı sermaye elbirliği halinde Dersim’i öldürüyorlar. Bu nedenledir ki orman yangınları söndürülmek yerine genişleyerek devam ettiriliyor. Bu nedenledir ki Dersim’de tüm bu yaşananların Türkiye kamuoyunca bilinmesi ve ortak bir duyarlılık geliştirilmesi engellenmeye çalışılıyor.
Bu yangınlarla Dersim sadece insanlar için yaşanılamaz hale getirilmekle kalmıyor, Alevi inancı için kutsal sayılan doğası, yakıp yıkılarak halk inancından koparılmaya çalışıyor. Bunun yanında hayvanların yaşam alanı ve hakları yok edilerek pek çok endemik bitki türü de zayi ediliyor. Bu kapsamda Pülümür ilçesinde bulunan Meçi, Rabat Tepesi karşısındaki Mezra Köyü, Uzun Evler Mahallesi ve Kaymaz Tepe, Dere Boyu köyü civarı, Hozat’ın Boydaş mevkii ve Ali Boğazı bölgeleri, Dersim’in Nazimiye ilçelerinde ve merkeze bağlı Sarıtaş, Doğantaş mevkileri, keza Ovacık ilçesi ve Elazığ Karakoçan’da çıkartılan bu sistematik orman yangınlarıyla çok yönlü bir felaket yaşanıyor. Ama buna rağmen bölgemizdeki kastî çıkarılan orman yangınları acımasızca ve hukuksuzca devam ediyor. Geçmişten günümüze bölgemizde yaşanan her çatışmanın ya da sürdürülen operasyonların ardından orman yangınları kasten çıkarılarak ”terörle mücadele” edildiği ileri sürülüyor. Oysa yapılan şey, Anadolu’nun binlerce yılda oluşmuş olan bu önemli orman ekosisteminin tükenmesine yol açacaktır.
Biz Dersimliler ve dostları olarak orman yakmakla hiçbir sorunun, hele ki toplumsal sorunların çözülmeyeceğini çok iyi bilmekteyiz. Çözüm, kendi doğasını tahrip edecek denli büyük bir akıl tutulmasıyla, sosyolojik gerçeklerle savaşma inadını sürdürmek değil, barışı ve evrensel hukuku sağlamaktır. Ancak barış ve hukukla uyuşmaz hayallerini Türkiye’ye dayatanlar tam aksini yapıyor. Bu kapsamda Dersim halkı; ormanları yakılarak, barajlarla kuşatılarak, siyanürlü altın faaliyetleri geliştirilerek ve köyleri boşaltılarak terbiye edilmek isteniyor. Böylece istiyorlar ki, Dersim yaşanılmaz hale gelsin, insansızlaşsın, çaresizlikten Dersim’de yaşamaya devam edenler de kimliğine, haklarına, doğasına sahip çıkmak yerine boyun eğsin! Ancak boşuna! Dersim halkı, hakları yanı sıra doğasını da koruma seferberliğini sürdürecektir. Üstelik sadece kendi doğasını değil, rantçı sermayenin gerçekleştirdiği diğer yağmalara ve tahribatlara karşı da bütün bir Türkiye’nin doğasını savunacaktır.
Bizler biliyoruz ki, aynı devlet zihniyeti 1938 katliamının benzerlerini devam ettirmektedir. 1980’lerde yapılan sürgünler ve 1994’lerdeki köy yakmaları ile toprağından koparılan Dersim halkı bugün de ormanları ateşe verilerek zorunlu göçe zorlanmaktadır. Orman bölgesinde yaşamını sürdüren köylülerimizin, ormanlık alana girememesi, ormanlık alanı bir bütün olarak kullanamaması ve yayla yasakları bunun açık örnekleridir. Devletin bu kabul edilemez faşist katliamcı politikalarını şiddetle kınıyor ve faşizme teslim olmayacağımızı açıkça beyan ediyoruz. Halkımızla birlikte mücadelemizi yükselteceğimizi açık yüreklilikle tüm kamuoyuna deklare ediyoruz.
Bu kapsamda bizler, Kaz Dağları’nda 4 ayrı noktada, keza Antalya’nın Kemer İlçesine bağlı Kuzdere Mahallesinde çıkarılan yangınlara karşı da duyarlılık ve dayanışmamızı iletiyoruz. Çünkü bu yangınların hiçbirinin tesadüfî olmadığını, farklı kimlikli halkların imhası ve doğanın bir kar alanı olarak istismar edilmesinin sonucu olduğunu biliyoruz. Esasen bu yangınlarla ilgili olarak devletin hiçbir kurumunun açıklama yapmaması ve toplumun konuya ilişkin bilgilenmesinin engellenmesi de bu kıyımlardaki sorumluları göstermektedir. Bu kapsamda bizler, gerilim politikalarının, doğanın tahribinin, inançsal ve etnik asimilasyonun ve operasyoncu siyaset tarzının derhal durdurulmasını talep ediyoruz. Orman yakmalara, köy boşaltmalara, barajlara, HES’lere, ormanların ev sahibi hayvanların kovulmasına HAYIR diyor ve tüm Türkiye halklarını dayanışmaya davet ediyoruz. Çünkü Dersim Türkiye’nin bütünü, geleceğinin aynasıdır’’ denildi.
Eylem atılan sloganlar ve söylenen ezgilerle sona erdi.