4 ve 5 Kasım’de Avusturya’nın Linz ve İnnsbruck şehirlerinde Partizan ve Sınıf Teorisi tarafından “Dünya’da ve Türkiye’de siyasi gelişmeler ve devrimci hareketin durumu ve görevler“ başlığıyla paneller gercekleştirildi.
Linz’de yapılan panel, devrim ve komünizm mücadelesinde ölümsüzleşenler için yapılan saygı duruşu ile başladı. Moderatörlüğünü Partizan’ın yaptığı panelde konuşan Partizan temsilcisi; Meriç te katledilen 4 Halk Cepheli devrimciyi anarak konuşmasına başladı.
Dünya’daki emperyalist saldırganlık ve bölgesel çatışmalarla öne çıkan emperyalist saldırganlığa değindikten sonra İsrail-Filistin meselesi, Filistin ulusal özgürlük mücadelesinin haklılığı ve meşruyetini, komünistlerin İslami referanslı Hamas‘a rağmen bu mücadeleyi desteklediğine dair vurgular yaptı.
Kemalist faşist Cumhuriyetin 100. Kuruluş yılında faşist devletin halklara karşı saldırganlığında değişen bir durum olmadığını, tersine son yıllarda bunun daha da arttığını vurgulayan Partizan; bu devlet terörü karşısında ağır mevzi kayıpları ve gerilemeler yaşayan bir devrimci hareket gerçekliğine değindi. Bunun devrimci saflarda yenilgi ruh hali, umutsuzluk ve dağılma havası olarak yansıdığını, bu durumun tasfiyeciliğin devrimci saflarda gittikçe etkili bir eğilime dönüşmesi gibi sonuçlar doğurduğuna vurgu yaptı. Özel de Kürt hareketinin tüm devlet saldırısıyla ciddi anlamda kuşatıldığını ve umutlarının kırıldığını, bu saldırılara rağmen İradesinin dimdik ayakta olduğunu belirtti.
Tasfiyeciliğin sadece yasadışı örgüt reddiyesi olmadığını, esas olarak devrimci program ve iddialara ulaşmayı zorunlu kılan devrimci sınıf öncülüğü, buna denk düşen devrimci taktikler ve çalışma, profesyonel devrimciliğin-militanlığın ve devrimci silahlı savaşın örgütlenmesi ve buna uygun bir örgütte ısrar etmek olduğunu anlatan Partizan temsilcisi tam da bu meselelerde ciddi bir düzeniçileşme, reformculaşma, legalleşme eğilimi olduğunu ve son seçimlerle bu durumun boyutlandığını anlattı.
Devrimci hareketin, iktidar ve devrim bilincindeki tasfiyeci deformasyonu sonucu bir irade kırılmasına, liberal ve konformist siyaset tarzına dikkat çekerek ilkesiz seçim ittifakları, legalleşme, barışçıl taktiklerin herşey haline getirilmesi, kimlikçi popüler siyaset, kadın, çevre, LGBTİ vs meselelerde kimliksizleşerek küçük burjuva anti Marksist akımlara öykünen bir siyaset tarzının hegemonya kurduğundan bahsetti. Reformlar için mücadele ile reformizmin karıştırıldığı; reformlar için mücadele etme yerine reformizme düşüldüğüne vurgu yaptı.
Sınıf Teorisi temsilcisi, emperyalizme dair vurgularla sunumuna başladı. Emperyalizmin içinde bulunduğu krizlerden kaynaklı yeniden pazar paylaşımı için yürütülen bölgesel ve vekalet savaşlarına değindi. Emperyalist saldırı politikalarının dünyanın her alanında farklı biçimlerde uygulandığına vurgu yaptı. Bölgesel savaşlar topyekün bir 3. Emperyalist paylaşım savaşına halen evrilmese de bunun kendi içinde taşıdığı emareleri olduğunu belirti. Emperyalist kuşatmanın kitleler üzerinde etkili ve buna karşı da ezilenlerin dipten gelen dalgasını yarattığını belirti. Uluslararası Komünist hareketin sağ bir tasfiyeci hat izlediğini esas tehlike bu olmasına rağmen sol sekter tasfiyeciliğin de unutulmaması gerektiğine vurgu yaptı. Stratejik ve taktik arasındaki doğru güncel politikaların iyi okunması ve özgün taktik politikaların mutlak zenginleştirilerek stratejiyi besleyeceğini belirti. Buna karşılık kitle çalışması ve örgütlenmesinde legal, parlamentoyla bu iş olmayacağını fakat parlamanto gibi alanların önemli olduğunu belirti. Kitlelere dokunmanın ve örgütlenmenin yolunun buralardan geçtiğini belirti. Sosyalizmin tarihsel deneyimlerinde seçimler ve parlementodan yararlanma gibi konulara değindi.
Komünistlerin birliğinin önemi ve bu eksende devrimci geniş ittifakların önemine vurgu yapan Sınıf Teorisi temsilcisi zora dayanmayan hiç bir Komünist Partinin devrim stratejisinin başarıya ulaşamayacağını söyledi.
14 ve 28 Mayıs seçimlerine dair devrimci ve komünistlerin taktik mücadele politikalarının esasta haksız eleştiri olduğuna vurgu yaptı.
Panel, soru cevap bölümünde izleyicilerin de katılımıyla sona erdi.
Öte yandan 11 Kasım Cumartesi günü Saat:16:00’da Neukirchen / İşçi Gençlik Kültür Merkezi ve 12 Kasım Pazar günü Saat:14:00’de Viyana Demokratik Haklar Derneği’nde aynı konu başlıklarında paneller gerçekleştirilecektir.