İstanbul:Cumartesi Anneleri 642. haftasına giren eylemlerinde, 20 Temmuz 1992’de gözaltında kaybedilen Hasan Gülünay’ın akıbetini sordu. Proleterya Partisi ile 1990 yılında tanışarak örgütlenen Gülünay 20 Temmuz 1992 günü Tarabya’daki evinden Sirkeci’ye gitmek isterken, kontr-gerilla tarafından kaçırılarak gözaltında kaybedildi.
Saat 12.00’de Galatasaray Meydanı’nda başlayan eylemde darbe girişiminin yıl dönümü vesilesiyle “Ne darbe ne OHAL, demokrasi istiyoruz demiştik. Bugün bunu yineliyoruz” denildi. Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın açlık grevinin 129. gününde olduğu da belirtildi. Gözaltındaki insan hakları savunucularının, Gülünay dosyasının Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) götürülmesinde rol aldığı hatırlatılan eylemde gözaltıların derhal serbest bırakılması istendi.
“Devlet bana 25 yıl borçlu”
Eylemde ilk olarak Hasan Gülünay’ın kızı Deniz’in mektubu okundu. Babasının kaybedilmesinden sonra başvurdukları resmi kurumların, babasının peşini bırakmalarını telkin ettiklerini söyleyen Gülünay, adalete güveni olmadığını belirtti. “Devlet bana 25 yıl borçlu. Babasız geçirdiğim 25 yılın hesabını vermek zorunda” diyen Gülünay şu ifadeleri kullandı: “Bu düzen, kan emicilerin düzenidir. Babam ömrü boyunca bunu anlattı aslında. Yüzümüze kapatılan kapılarla bunu öğrendik.”
Gülünay ailesi adına konuşan Zeki Eyi de, Gülünay’ın kızının da kaybedilmeye çalışıldığını, Galatasaray Meydanı’ndaki eylemlerde gözaltına alındığını söyledi. “İnandıkları şeyleri yaptıkları için kaybedildiler” diyen Eyi, katillere seslenerek “Aldığınız maaşla insanları kaybettiniz, copladınız. Devrimciler yüreklerde yaşıyor ama siz maaş aldığınız milyonerler için ayak takımısınız” diye konuştu.
Eylemin devamında Hasan Gülünay’ı İstanbul Terörle Mücadele Şubesi’nde gören iki tanığın aktarımları okundu. Bir tanık “Ben askıdayken Hasan’ı sürükleyerek getirdiler” derken diğeri ise “Bana ‘Biz Hasan’ı öldürdük, sıra sende’ dediler” ifadelerini kullandı.
Gülay Bakışkan tarafından okunan açıklamada ise “darbeyle mücadele” yalanıyla uygulamaya konan baskı ve zorbalık politikalarına dikkat çekildi.
Emniyet müdür yardımcısından işkence itirafı
Açıklamanın devamında 32 yaşındaki 4 çocuk babası Hasan Gülünay’ın kaybedilmesi anlatıldı. Eşine, bir süredir polis tarafından takip edildiğini söyleyen Gülünay’ın, 20 Temmuz 1992’de işe gitmek için İstanbul Tarabya’daki evinden çıktığı ve bir daha geri dönmediği söylendi. Ailesinin, memleketlileri olan İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin Kocadağ’a ulaştığı belirtilen açıklamada Kocadağ’ın “Hasan sağ, işkence yaraları iyileştikten sonra gözaltında olduğu açıklanacak” cevabını verdiği aktarıldı. Gülünay’ı işkencede görenlerin tanıklığına rağmen devletin, “iddialarınız gerçek dışı, başvurularınız ise emniyet teşkilatını karalamaya yönelik” diyerek aileye yanıt verdiği ifade edildi.
Gülünay ailesinin birçok resmi kuruma başvurmasına rağmen sonuç alamadığı belirtilen açıklamada, Gülünay dosyasıyla ilgili şunlar söylendi: “31.10.2012 tarihinde uluslararası hukuka aykırı bir biçimde 20 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildi. Karara yapılan itiraz reddedildi. Dosya 08.04.2013 tarihinde AYM’ye taşındı. AYM 21 Nisan 2016 tarihinde ‘yaşam hakkı kapsamında etkili soruşturma yürütme yükümlülüğünün ihlal edildiğine’ hükmetti. Ancak ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için dosyanın yeniden soruşturma yapılmak üzere ilgili Cumhuriyet Savcılığına gönderilmesine, zaman aşımı nedeniyle yer olmadığına karar verdi.”
Açıklamanın ardından Cizre ve Gewer’deki kayıp yakınlarının aylardır eylem yapamadığına dikkat çekilirken, kayıp yakınlarının avukatı Tahir Elçi’nin katledilmesinin üzerinden 85 hafta geçtiği hatırlatıldı.