H.Merkezi:29 Haziran 2010 tarihinde ölümsüzleşen Ferdi Karacan ve Çiğdem Yılmaz için, yine 2 Şubat 2011’de şehit düşen Halk Ordusu komutanı Nurşen Arslan tarafından yazılan yazıyı okurlarımızla paylaşıyoruz.
“Emel Kılıç(Süheyla) yoldaş 2000 yılının Mayıs ayında; Ferdi Karacan(Munzur) yoldaş ise 2007 yılının Haziran ayında gerillaya katılmıştı.
Ana grubumuz kısa bir süreliğine ikiye ayrıldı. 2000 yılının Mayıs ayında gerillaya katılan Emel(Süheyla) yoldaşın da içinde olduğu grubun yapacakları belliydi. Randevu gününe kadar kitle faaliyeti yürütülecekti. Kısa bir süre içinde gerilla yaşamına ayak uydurmuştu ve gerilla birliğinin öncülük görevini üstlenmişti.
Birliğimiz Süheyla yoldaşın öncülüğünde köylere girip çıkacaktı. Ve başlamıştık faaliyetimize. Köylere girip çıktık. Yıllardan 2003, aylardan Mayıs, günlerden 16’sıydı. Karadeniz’de Tokat’ın Almus ilçesine bağlı bir köye girişte pusu yeri denetlenmişti. Herhangi bir tehlike yoktu, çıkışta bunun rahatlığıyla çıkılmıştı. Fakat düşman, dönüşte pusu kurmuştu. Grubumuz Süheyla yoldaşın öncülüğünde bu durumdan habersiz ilerliyordu. Bir kez daha kitlelerle buluşmuş olmanın coşkusu yaşanıyordu. Ve bir kez daha yoldaşlara, halka, partiye, devrime bağlılığın örneği gösterilecekti.
Süheyla Yoldaş, öncülüğü yaptığı grubu sağ salim noktaya ulaştırmanın düşüncesindeydi. Ne ki, pusu yerine geldiğimizde bir kez daha ses dinlenmiş, tehlike olmadığı kanısı gelişmişti. Fakat düşman sinsice, haince ve kalleşçe yerine yerleşmişti. Pusu yerine iyice yaklaştığımız zaman Süheyla yoldaş ses almıştı. Yoldaşlarını pusu yerine girdirmemek için ayakta işaret vermişti. Aynı anda silahlar çalıştı ve Süheyla yoldaş, hemen orada bayrağı devretti. Ölümsüzler kervanında sırasını alarak, arkasında acılı yürekler bırakarak yıldızlar ülkesine kavuştu.
Ve 2010 yılında tarih bir kez daha tekerrür edecekti. Bu kez Dersim topraklarında… Yine ana grubumuz kısa süreliğine kendi içinde ikiye ayrılmıştı. Yine grubumuzun görevleri içinde yoldaşlarla buluşana dek kitle faaliyeti yürütmek vardı. 7 yıl sonra grup farklı yoldaşlardan oluşuyordu, fakat görevimiz aynı idi. Kitle faaliyeti yürütmek, kitlelere gitmek, partimizin politikalarını kitlelere taşımak, yıllardan sonra Dersim topraklarında gerilla faaliyetimizi, savaşımızı yaygınlaştırmak, büyütmekti.
Evet! Grubumuz kendinden öncekilerden, onlar gibi olabilmek uğraşı içinde olan bayrağı devralan yoldaşlarımızdan oluşuyordu. Bu kez grubumuzun öncülüğünü, tıpkı Süheyla yoldaş gibi kendini kısa sürede geliştiren ve gerilla yaşamına ayak uyduran Ferdi(Munzur) yoldaş üstlenmişti. Munzur yoldaş, Süheyla yoldaşın gerillaya katılışından 7 yıl sonra, 2007’nin Haziran ayında katılmıştı Halk Ordusu’na.
Grubumuz Munzur yoldaş öncülüğünde köylere girip çıkacaktı, gözetlemeler yapılmış ve bir köye girilmişti. Yıllardan 2010, aylardan Haziran ve günlerden 29’uydu. Dersim’ in Ovacık ilçesine bağlı bir köyde kitle faaliyeti yürütülmüştü. Çıkışta yine düşman sinsice, haince ve kalleşçe pusu kurmuştu. Yine grubumuz Munzur yoldaş öncülüğünde bu durumdan habersiz ilerliyordu. Ve yine kolektifimizin politikalarını köye götürmüş olmanın coşkusu yaşanıyordu. Birazdan yine yoldaşlara, halka, partiye ve devrime plan bağlılığın örneği yaşanacaktı… Tıpkı Süheyla yoldaşın yaptığı gibi, Munzur yoldaş da grubu sağ salim noktaya götürmenin düşüncesi içindeydi.
Pusu yerine yaklaşıldığında beklenmedik bir anda silahlar çalışmıştı. Munzur yoldaş, Süheyla yoldaş gibi bayrağı devretti orada. O da Çiğdem Yılmaz (Kinem) ile birlikte ölümsüzler kervanındaki yerlerini alarak acılı yürekleri acılı bırakarak yıldızlar ülkesine ulaştılar…
… Ve hepsi
Hasretle ve de sevdayla
Bin defa öper
Onurun ve direnişin kalesi olmuş
Muzaffer alınlarınızdan…
Bilmiyoruz, duymadık, okumadık. Tarihimizde var mıdır bir örneği daha? Bu kadar tesadüfi bir durum yaşanabilir mi veya yaşanmış mıydı?
Evet! Tarihimizin bu kesitinde yaşandı.
Emel Kılıç yoldaş(Süheyla) Dersimliydi. Karadeniz’de gerilla faaliyeti yürütüyordu. O ölümsüzleştiğinde Dersim’ de henüz gerilla faaliyetimiz başlamamıştı. Faaliyetimiz başladığında gidecek ilk grubun içinde olmayı çok istiyordu.
Ferdi Karacan yoldaş(Munzur) Karadenizliydi. Dersim’ de gerilla faaliyeti yürütüyordu. Karadeniz’ de gerilla faaliyetimizin tekrar başlaması gerektiğiniz düşünüyordu ve giden ilk grubun içinde olmayı çok istiyordu.
Süheyla yoldaş gerillaya katıldığında 2000 yılının Mayıs ayıydı. Munzur yoldaş ise bir gerilla olarak Süheyla yoldaştan tam 7 yıl sonra Haziran ayında adımlamıştı Dersim topraklarını.
Süheyla yoldaş 2003 yılının Mayıs ayında, gerilla yaşamının üçüncü yılında ölümsüzlüğe uğurlandı. Munzur yoldaş da Süheyla yoldaşın şahadetinden yine 7 yıl sonra, gerilla yaşamının üçüncü yılında, Haziran ayında devretti kızıl bayrağı yoldaşlarına.
Yoldaşlarımız büyük bir özveri ile yürüttükleri köy faaliyeti çıkışında, hain ve kalleşçe kurulan bir pusuda can feda bir direniş sergilediklerinde her ikisi de grubun öncülük görevini yürütüyordu. Tarih ve mekânlar farklı olsa da kurulu pusunun saati aynıydı. Saatleri 24’i gösterdiğinde her iki yoldaşımızı da aramızdan koparmıştı hain kurşunlar. Her iki yoldaşımız da halka derin bir sevgi ve bağlılıkla sürdürüyorlardı faaliyetlerini.
Düşman faaliyetlerimizi ne kadar engellemeye çalışırsa çalışsın, kitlelere gitmemiz, onlara bilinç ve umut taşımamızı asla engelleyemeyecektir. Bu uğurda şehit düşen yoldaşlarımız ellerimizde bir meşale ve dağlarımızda birer bayrak olmaya devam edecekler. Her baskı ve saldırı can bedeli bir mücadele ile püskürtülecek ve direniş düşmanın suratına bir tokat gibi inmeye devam edecektir. Tıpkı Kinem, Munzur ve Süheyla yoldaşların direnişi gibi…”